Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
STONE MARTEN : English Turkish

n. sarı gerdanlı zerdava, sarı gerdanlı ağaç sansarı

STONE MONUMENT : English Turkish

n. dikili taş

STONE PINE : English Turkish

fıstık çamı

STONE PIT : English Turkish

taş ocağı

STONECUTTER : English Turkish

n. taşçı, taş yontucu

STONED : English Turkish

adj. çekirdekleri çıkarılmış, taşlanmış, sarhoş, uyuşturucu almış, uyuşturucunun etkisi altında

STONELESS : English Turkish

adj. çekirdeksiz

STONEMASON : English Turkish

n. taşçı, taş ustası

STONEWALL : English Turkish

n. sıkı savunma, taş duvar

STONEWALL : English Turkish

v. sıkı savunma yapmak, muhalefet yapmak

STONEWALLING : English Turkish

n. defans, sıkı savunma, siyasi engelleme

STONEWARE : English Turkish

n. kumlu taştan kap

STONINESS : English Turkish

n. taşlılık, taştan yapılmış olma, taş gibilik, sertlik

STONING : English Turkish

n. taşlama, taşa tutma

STONY : English Turkish

adj. taşlı, taştan yapılmış, taş gibi, taş kalpli, zalim, duygusuz, soğuk

STONY BROKE : English Turkish

eş parasız, meteliksiz, züğürt

STONY HEARTED : English Turkish

taş kalpli

STONY PLACE : English Turkish

n. taşlık

STOOGE : English Turkish

v. acemi olmak

STOOGE : English Turkish

n. alet olan kimse, şamar oğlanı, yamak, acemi, yardakçı, herif, muhbir, ikiliden gülünç duruma düşeni

STOOGE AROUND : English Turkish

oş gezmek, iniş izni beklerken havada dolaşmak

STOOL : English Turkish

n. tabure, lazımlık, oturak, kaka, dışkı, büyük aptes, kök sürgünü, filizlenen kütük, yeni budanmış dal

STOOL PIGEON : English Turkish

çığırtkan güvercin, ispiyoncu, muhbir, polis casusu

STOOP : English Turkish

n. eğilme, öne eğilme, kambur durma, yırtıcı kuşun avına saldırması, sundurma, kapı önü verandası

STOOP : English Turkish

v. eğilmek, öne doğru eğilmek, kambur durmak, alçalmak, tenezzül etmek, eğmek, hızla alçalıp avına vurmak (şahin vb.)