English Turkish
STORYWRITER : English Turkish
n. hikâyeci
STOUP : English Turkish
n. kutsal su kabı, maşrapa [İsk.], büyük bardak
STOUT : English Turkish
n. siyah bira, sert bira
STOUT : English Turkish
adj. cesur, tıknaz, yiğit, kahraman, büyük, azimli, şişman, iri yarı, kalın, sağlam, güçlü, kuvvetli
STOUTHEARTED : English Turkish
adj. cesur, yiğit, kahraman
STOUTNESS : English Turkish
n. cesaret, kalınlık, yiğitlik, sebat, kararlılık, şişmanlık, irilik, sağlamlık
STOVE : English Turkish
v. sobada kurutmak, sobada ısıtmak, tütsülemek, dezenfekte etmek
STOVE : English Turkish
n. soba, fırın, ocak, sera, limonluk
STOVE ENAMEL : English Turkish
v. ısıya dayanıklı emaye
STOVEPIPE : English Turkish
n. soba borusu, silindir şapka
STOVEPIPE HAT : English Turkish
silindir şapka
STOVEPIPES : English Turkish
n. ütüsüz pantolon
STOVL : English Turkish
çok kısa bir pist alanına ihtiyaç duyan kalkış ve iniş (bazı özellikli savaş uçakları tarafından)
STOW : English Turkish
v. neta etmek, istif etmek, istiflemek, yerleştirmek, vazgeçmek, sakınmak, kaçınmak, durdurmak, susturmak, gemide saklanmak, kaçak olarak binmek
STOW AWAY : English Turkish
yerine kaldırmak, saklamak, gemide saklanmak, kaçak olarak binmek
STOWAGE : English Turkish
n. istif yeri, istif ücreti, istifleme, yük
STOWAWAY : English Turkish
n. kaçak yolcu, gemiye kaçak binen yolcu
STOWE : English Turkish
n. bir soyadı; Harriet Beecher Stowe (
1896), Siyahi kadın yazar ve köleliğin kaldırılması taraftarı, "Tom Amca'nın Kulübesi" nin yazarı
STOWING : English Turkish
n. istif, istifleme
STP : English Turkish
n. 1960'larda piyasaya sürülen güçlü bir halüsinojenik hapın takma ismi (
Metil-2,
dimetoksamfetamin)
STRABISMUS : English Turkish
n. şaşılık
STRABOTOMY : English Turkish
n. şaşılık ameliyatı
STRAD : English Turkish
n. (Gayri resmi) Stradivarius kemanı, İtalian usta Antonio Stradivari tarafından
18'inci yüzyıllarda yapılan ve dünyanın en iyisi olduğu düşünülen keman
STRADDLE : English Turkish
n. bacaklarını açarak durma, ata biner gibi oturma, bacakları ayırma, çift opsiyon işlemi
STRADDLE : English Turkish
v. ata biner gibi oturmak, bacaklarını ayırarak yürümek, bacaklarını açarak durmak, iki tarafı da idare etmek, apışıp kalmak, iki arada bir derede kalmak, eline bakmadan potu iki katına çıkarmak (poker)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani