Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SULKS : English Turkish

n. somurtkanlık, surat etme, küsme

SULKY : English Turkish

n. iki tekerlekli at arabası, tek kişilik iki tekerlekli araba

SULKY : English Turkish

adj. somurtkan, asık suratlı, suratsız, huysuz, küsmüş, tek kişilik, bir kişilik, sürücülü (saban vb.)

SULLEN : English Turkish

adj. somurtkan, suratsız, aksi, kapalı, iç karartıcı, kasvetli, can sıkıcı

SULLENNESS : English Turkish

n. somurtkanlık, asık suratlılık, kasvet, aksilik, terslik, sıkıcılık

SULLIVAN : English Turkish

n. bir soyadı; Sir Arthur Sullivan (
1900), iyi bilinen komik operalar üzerinde opera söz yazarı William Gilbert ile birlikte çalışan İngiliz opera bestecisi; Annie Sullivan (
1936), Helen Keller'ın öğretmeni

SULLY : English Turkish

v. kirletmek, lekelemek

SULLYING : English Turkish

adj. kirleten

SULPHA DRUGS : English Turkish

sülfa ilaçlar, sülfonamid

SULPHATE : English Turkish

v. sülfatlamak

SULPHATE : English Turkish

n. sülfat

SULPHATE OF COPPER : English Turkish

akır sülfat

SULPHIDE : English Turkish

n. sülfid, sülfürlü bileşim

SULPHITE : English Turkish

n. sülfit

SULPHONIC : English Turkish

adj. sülfonik

SULPHUR : English Turkish

v. kükürtlemek

SULPHUR : English Turkish

n. sülfür, kükürt, sülfür sarısı, sarı lahana kelebeği

SULPHUR SPRING : English Turkish

kükürtlü memba

SULPHUR YELLOW : English Turkish

n. sülfür sarısı

SULPHURATE : English Turkish

v. kükürtlemek, kükürt katmak, vulkanize etmek

SULPHUREOUS : English Turkish

adj. kükürtlü, kükürtsü, sülfür sarısı

SULPHURET : English Turkish

n. sülfid

SULPHURET : English Turkish

v. kükürtle karıştırmak, kükürt katmak

SULPHURETTED : English Turkish

adj. kükürtlü

SULPHURIC : English Turkish

adj. sülfürik, kükürtlü