Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SUGAR LOAF : English Turkish

kelle şeker

SUGAR MAPLE : English Turkish

n. akçaağaç

SUGAR OVER : English Turkish

v. tatlı sözlerle yumuşatmak

SUGAR REFINERY : English Turkish

şeker rafinerisi, şeker fabrikası

SUGAR TONGS : English Turkish

şeker maşası

SUGARED : English Turkish

adj. şekerli, ballandırılmış

SUGARLESS : English Turkish

adj. şekersiz

SUGARLOAF MOUNTAIN : English Turkish

Sugarloaf Dağı, Brezilya'nın güneydoğusunda Rio de Janeiro şehrine yukardan bakan dağ

SUGARPLUM : English Turkish

n. şekerleme, bonbon, şeker kaplı meyve, pohpohlama

SUGARY : English Turkish

adj. şeker gibi, şekerli, tatlı, yapmacık tatlı, yüze gülücü

SUGGEST : English Turkish

v. önermek, teklif etmek, akla getirmek, tavsiye etmek, fikir vermek, telkin etmek, aşılamak, izlenimini uyandırmak, öne sürmek, ima etmek, sezdirmek

SUGGESTED RETAIL PRICE : English Turkish

n. SRP, tavsiye edilen perakende satış fiyatı, üreticinin tavsiye ettiği satış fiyatı

SUGGESTIBILITY : English Turkish

n. önerilebilirlik, etki altına alınabilirlik

SUGGESTIBLE : English Turkish

adj. önerilebilir, teklif edilebilir, etkilenebilir, etki altında kalabilir

SUGGESTION : English Turkish

n. teklif, öneri, fikir, telkin etme, tavsiye, önerme, ima, hatırlatma, telkin, iz, az miktar

SUGGESTIVE : English Turkish

adj. hatırlatıcı, fikir verici, imalı, akıl çelen, müstehcen, telkin edici

SUGGESTIVENESS : English Turkish

n. anlamlılık, imalılık, müstehcenlik, açık saçıklık

SUGI PHARMACY CO., LTD. : English Turkish

n. Sugi ilaç şirketi, eczaneler zinciri işleten Japon şirketi (esas olarak Aichi ilinde), bir sürü ürünün distribütörü (sağlık bakım ve bebek bakım ürünleri, kozmetik, evcil hayvan malzemeleri, gıda, likör, vb.)

SUHARTO : English Turkish

n. bir soyadı; Hacı Muhammed Suharto (
2008), Endonezyalı subay,
1998 yılları arasında Endonezya'nın eski Cumhurbaşkanı (32 yıllık iktidarının ardından 1998 yılında rüşvet ve yolsuzluk şüphesine bağlı baskılar nedeniyle istifa eden)

SUICIDAL : English Turkish

adj. intihara ait, intiharla ilgili, intihar gibi, intihar niteliğinde

SUICIDE : English Turkish

n. intihar, intihar eden kimse

SUINT : English Turkish

n. lanolin

SUIT : English Turkish

n. kostüm, takım, takım elbise, dava, istek, rica, kur, kur yapma, evlenme teklifi

SUIT : English Turkish

v. uydurmak, uygun düşmek, uymak, yakışmak, uygun olmak, iyi gelmek, iyi gitmek, yaramak, yaraşmak, memnun etmek, hoşuna gitmek, uyum sağlamak, uyuşmak

SUIT OF CLOTHES : English Turkish

takım elbise, tayyör, kostüm