Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SUDANESE : English Turkish

n. Sudanlı

SUDANESE : English Turkish

adj. Sudan

SUDANESE CITIZEN : English Turkish

n. Sudan vatandaşı (Afrika'nın kuzeydoğusunda bir ülke)

SUDANOPHIL : English Turkish

n. Sudan lekesini kolayca abzorbe eden madde (Tıp)

SUDARIUM : English Turkish

n. İsa'nın son olarak terini sildiği mendil

SUDATION : English Turkish

n. terleme, ter atma, ter

SUDATORIUM : English Turkish

n. ter atma odası, terleme odası

SUDATORY : English Turkish

adj. terleme, terletici, terlemeyi sağlayan, terleyen

SUDD : English Turkish

n. nil'de yüzen ağaç ve bitki kümesi

SUDDEN : English Turkish

adj. ani, beklenmedik, ansızın olan, umulmadık

SUDDEN ATTACK : English Turkish

askın

SUDDEN INFANT DEATH SYNDROME : English Turkish

ani bebek ölümü sendromu, beşik ölümü, sağlıklı bebeklerin bilinmeyen sebeplerden ölmesi sendromu (genellikle uyku esnasında) , SIDS

SUDDENLY : English Turkish

adv. birdenbire, pat diye, aniden, ansızın, birden

SUDDENNESS : English Turkish

n. ani olma, aniden olma, birdenbire olma

SUDDEUTSCHE ZEITUNG : English Turkish

Almanya'da yayınlanan büyük günlük gazete

SUDETENLAND : English Turkish

n. Çek Cumhuriyeti'nin kuzeyinde bir bölge

SUDOKU : English Turkish

n. (Japonca) Su Do Ku, "tek sayı", bütün dikey ve yatay satır ve sütunlarda 1'den 9'a kadar tüm rakamların yerleştirildiği ve her satır ve sütunda her rakamın yanlızca bir kez kullanıldığı 9x9 luk bir tablodan oluşan Japon yetenek ve akıl oyunu

SUDORIFEROUS : English Turkish

adj. ter, terleten, terletici

SUDORIFEROUS GLANDS : English Turkish

n. ter bezleri

SUDORIFIC : English Turkish

n. terletici ilaç

SUDORIFIC : English Turkish

adj. terletici

SUDRI : English Turkish

n. bir soyadı

SUDS : English Turkish

n. sabun köpüğü, köpük, köpüklü bira, bira

SUDSY : English Turkish

adj. köpüklü, sabunlu

SUE : English Turkish

v. dava açmak, mahkemeye vermek, istemek, rica etmek, talep etmek, kur yapmak, ricada bulunmak