Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SUNBURNED : English Turkish

adj. güneş yanığı olmuş, güneşte yanmış, bronz, güneşte kızarmış

SUNBURNT : English Turkish

adj. güneş yanığı olmuş, güneşte yanmış, bronz, güneşte kızarmış

SUNBURST : English Turkish

n. kuvvetli güneş ışığı, güneş şeklinde mücevher, japon bayrağı

SUND : English Turkish

n. bir soyadı; Faroe Adaları'nda bir kasaba; Norveç belediyesi

SUNDAE : English Turkish

n. sundea, dondurma

SUNDANCE KID : English Turkish

Butch Cassidy'nin (Eski Batı'da banka ve tren soyguncusu) suç ortağı

SUNDAY : English Turkish

n. pazar, pazar günü

SUNDAY : English Turkish

adj. pazarları yapılan, zevk için yapılan, pazar

SUNDAY BEST : English Turkish

ayramlık elbise, gezme giysisi, en iyi elbise

SUNDAY SCHOOL : English Turkish

klise okulu

SUNDAYS : English Turkish

adv. Pazar günleri, her Pazar, Pazar günlerinin her biri

SUNDER : English Turkish

n. kopma, ayrılma, ayırma

SUNDER : English Turkish

v. koparmak, ayırmak, kopmak, ayrılmak

SUNDERANCE : English Turkish

n. kopma, ayrılma, ayırma

SUNDEW : English Turkish

n. güneş gülü, böcek yiyen

SUNDIAL : English Turkish

n. güneş saati

SUNDOWN : English Turkish

n. gün batımı, güneşin batışı, gurup

SUNDOWNER : English Turkish

n. serseri, akşam içkisi

SUNDRIES : English Turkish

n. öteberi, ufak tefek eşyalar, çeşitli eşyalar

SUNDRY : English Turkish

adj. çeşitli, türlü, bir takım, muhtelif

SUNFAST : English Turkish

adj. güneşte solmaz, güneşten solmayan

SUNFISH : English Turkish

n. güneş balığı, ay balığı

SUNFLOWER : English Turkish

n. ayçiçeği, günebakan, gündöndü

SUNGLASSES : English Turkish

n. güneş gözlüğü

SUNGLOW : English Turkish

n. şafak, tan, yakıcı güneş ışığı, güneş ışığı