Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SUZANNE DELLAL CENTER FOR DANCE AND THEATER : English Turkish

n. Suzanne Dellal dans ve tiyatro merkezi, İsrail şehri Yafa'da kültürel etkinlikler için kullanılan bir yapı (özellikle dans toplulukları için)

SUZANNE VEGA : English Turkish

n. (1959 doğumlu) ABD'li şarkı sözü yazarı müzisyen ve şarkıcı

SUZERAIN : English Turkish

adj. hüküm süren, hükmeden, hükümdar

SUZERAIN : English Turkish

n. uyruğu olunan kimse, hükümdar

SUZERAINTY : English Turkish

n. hükmetme, hüküm sürme, hükümdarlık

SUZETTE : English Turkish

n. bir bayan ismi

SUZUKEN CO., LTD. : English Turkish

n. Aichi'de (Japonya) 1946 yılında kurulan Japon şirketi, ilaç ve kozmetik üreticisi ve toptancısı ve tıbbi malzemeler tedarikçisi

SUZUKI : English Turkish

n. Suzuki Motor Şirketi, küçük arabalar, herçeşit motorsiklet ve küçük içten yanmalı motor ürünleri üreten Japon şirketi; Suzuki Motor Şirketi tarafından üretilen Japon motorsiklet ve otomobil markası; Japonca bir soyadı

SUZUKI MOTOR CORPORATION : English Turkish

n. Suzuki Motor Şirketi, küçük arabalar, herçeşit motorsiklet ve küçük içten yanmalı motor ürünleri üreten Japon şirketi

SVALBARD : English Turkish

n. Arktik Okyanusu'nda Norveç'e ait adalar grubu

SVEDBERG : English Turkish

n. bir soyadı; Theodor Svedberg (
1971), İsveçli kimyacı, koloit kimya üzerine çalışmalarından ötürü 1926 Nobel Kimya Ödülü sahibi

SVELTE : English Turkish

adj. ince yapılı, fidan gibi

SVEN : English Turkish

n. bir erkek ismi (İskandinav)

SVEN-CHRISTER NILSSON : English Turkish

İsveçli cep telefonu şirketi "Ericsson" un Başkanı

SVENGALI : English Turkish

n. diğerleri üzerinde tam bir egemenliğe sahip kimse (genellikle şeytani dürtülerle), bir başka insan üzerinde kontrol etkisini kullanan kimse (George Du Maurier'in romanı "Trilby" de bahsi geçen şeytani hipnotiste atfen isimlendirilen)

SVGA : English Turkish

n. ekranda 16 milyon renge kadar 800x600 piksel veya daha yüksek çözünürlükte görüntü sağlayan ekran standartı (Bilgisayar)

SVO : English Turkish

(of syntax) subject of a sentence comes before the verb and the verb is followed by the object

SW : English Turkish

n. güney ve batının ortasındaki pusula istikameti

SW : English Turkish

adj. güneybatıya ait; güneybatıya doğru bakan; güneybatıdan gelen; ABD'nin güneybatı bölgelerine ait

SWAB : English Turkish

n. bez, paçavra, tahta bezi, paspas bezi, bulaşık bezi, temizlik bezi, ilaçlı pamuk, palas turpa, tayfa, alçak, alçak herif

SWAB DOWN : English Turkish

v. temizlemek, ıslak bezle silmek, suyla temizlemek, ilaçlı pamuk ile temizlemek

SWABBER : English Turkish

n. temizleyici, hantal herif

SWABIA : English Turkish

n. suabiya

SWABIAN : English Turkish

n. suabiyalı, suabiya dili

SWABIAN : English Turkish

adj. suabiya