Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SURTAX : English Turkish

v. ek vergi koymak

SURTAX : English Turkish

n. ek vergi, katma vergi

SURTSEY : English Turkish

n. Heimaey'in 18 km güney-batısında bulunan dünyanın en yeni adalarından biri, bir İzlanda efsanesi devine ithafen isimlendirilen

SURTUR : English Turkish

n. ateş devlerinin İzlandalı lideri (İskandinav Mitolojisi)

SURUGA CO., LTD. : English Turkish

n. Japon muhtelif eşyalar şirketi, ev eşyaları ve hediyelik eşya üreticisi ve satıcısı

SURVEILLANCE : English Turkish

n. gözetim, gözetleme, gözaltı, nezaret, izleme

SURVEY : English Turkish

n. bakma, genel bakış, anket, inceleme, ölçme, etüt, tetkik, muayene, harita çizme

SURVEY : English Turkish

v. bakmak, incelemek, araştırmak, yoklamak, ölçmek, muayene etmek, harita çizimi için ölçmek

SURVEYING : English Turkish

n. ölçme, etüt etme, inceleme

SURVEYOR : English Turkish

n. ölçümcü, araştırmacı, bilirkişi, anketçi, kamuoyu yoklaması yapan kimse, mimar, mesahacı, sürveyan

SURVIVAL : English Turkish

n. hayatta kalma, sağ kalma, kalma, daha uzun yaşama, hatıra, yadigâr

SURVIVE : English Turkish

v. hayatta kalmak, sağ kalmak, kalmak, geriye kalmak, daha uzun yaşamak, yadigâr kalmak, dayanmak, göğüs germek

SURVIVING : English Turkish

adj. sağ kalan, hayatta kalan, kalan, geride kalan, geriye kalan

SURVIVING DEBTS : English Turkish

n. kalan borçlar

SURVIVOR : English Turkish

n. geride kalan, sağ kalan, hayatta kalan, kurtulan, kazazede, varis

SUSAN : English Turkish

n. bir bayan ismi (Susannah'ın bir şekli)

SUSAN B. ANTHONY : English Turkish

(
1906) ABD'li siyasi aktivist ve kadınlara oy hakkı hareketin lideri

SUSANNAH : English Turkish

n. bir bayan ismi

SUSCEPTIBILITIES : English Turkish

n. duyarlı noktalar, hassas noktalar

SUSCEPTIBILITY : English Turkish

n. hassaslık, duyarlılık, alınganlık

SUSCEPTIBLE : English Turkish

adj. hassas, duyarlı, alıngan, duygulu, duygusal, elverişli, müsait, şıpsevdi, kolay aşık olan

SUSCEPTIVE : English Turkish

adj. alan, kabul eden, müsait, hassas, duyarlı, alıngan, duygusal

SUSPECT : English Turkish

n. şüpheli, zanlı, sanık

SUSPECT : English Turkish

v. şüphe etmek, kuşkulanmak, şüphelenmek, hakkında kötü düşünmek, güvenmemek

SUSPECT : English Turkish

adj. şüpheli, zanlı, kuşkulu