Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

THAT IS NO CONCERN OF MINE : English Turkish

interj. beni ilgilendirmez

THAT IS NOT DONE : English Turkish

u yapılamaz

THAT IS NOT THE CASE : English Turkish

durum bu değil, konu bu değil, olanlar bu değil, olmuş olan bu değil

THAT IS NOT THE POINT : English Turkish

konu bu değil, konunun özü bu değil, esas mesele bu değil, meselenenin kalbi/özü bu değil, dip nokta bu değil, bu marjinal bir nokta

THAT IS THE BEAUTY OF IT : English Turkish

onun güzelliği bu, onun hakkında harika olan şey bu, iyi yönü işte bu

THAT IS THE LIMIT : English Turkish

son haddi bu, sınırı bu, sınır bu, hepsi bu, bu yeterli; tepe noktası işte bu, en yüksek noktası bu

THAT IS THE SIZE OF IT : English Turkish

ilişkilerin durumu bu, durum bu

THAT IS THE TICKET : English Turkish

çıkış yolu bu, bilet bu, yol bu, tarz bu, takip edilecek rota bu

THAT IS TO SAY : English Turkish

demek ki

THAT IS VERY KIND OF YOU : English Turkish

çok naziksiniz

THAT LEAVES ME COLD : English Turkish

interj. beni ilgilendirmez

THAT MEANS : English Turkish

demek ki, demek oluyor ki

THAT MUCH : English Turkish

u şey; bu miktar

THAT ONE : English Turkish

onu

THAT PUTS THE LID ON IT : English Turkish

ir bu eksikti

THAT SETTLES IT : English Turkish

onun sonu bu, çözüldü, kararlaştırıldı

THAT SOUNDS GOOD : English Turkish

u iyi bir fikir

THAT TAKES CARE OF THAT : English Turkish

interj. bu iş tamam, mesele hâlloldu

THAT TAKES THE BISCUIT : English Turkish

u kadar da olmaz, bu kadarı da fazla, bir bu eksikti

THAT TAKES THE CAKE : English Turkish

fevkalade, mükemmel, daha ne olsun ki, aşk olsun, canıma tak etti

THAT WAS CLOSE : English Turkish

interj. eli kulağında, oldu olacak

THAT WHICH : English Turkish

- olan kimse,
olan şey

THAT WILL BE THE DAY : English Turkish

asla olmayacak bir şey

THAT WILL DO : English Turkish

yeter, yeterli, bıktım artık

THAT WILL SERVE : English Turkish

u işe yarayacak, bu çalışacak, bu iş görecek