English Turkish
THAT'S IT : English Turkish
hepsi bu kadar
THAT'S JAM FOR HIM : English Turkish
onun için çocuk oyuncağı
THAT'S JUST MY BAG : English Turkish
enim sorunum, kime ne, sadece beni ilgilendirir
THAT'S MY AFFAIR : English Turkish
u benim meselem, bu benim şahsi meselem, bu seni ilgilendiren bir konu değil
THAT'S MY FAULT : English Turkish
enim hatam
THAT'S NO NEWS : English Turkish
yeni haber değil, yeni değil, eski bu
THAT'S NOT MY BAG : English Turkish
interj. bana ne, beni ilgilendirmez
THAT'S PERFECT : English Turkish
o mükemmel
THAT'S RIGHT : English Turkish
doğru, haklısın, bu doğru, kesinlikle, tam manasıyla
THAT'S THAT : English Turkish
hepsi bu, yeterli, hepsi bu, sınır bu, limiti bu
THAT'S THE CHEESE : English Turkish
işte o kadar, doğrusu bu
THAT'S THE GOODS : English Turkish
interj. hele şükür, maşallah
THAT'S THE IDEA : English Turkish
fikir şu, mesele şu, bu gösteriyorki
, tahayyül edilen veya örnekle gösterilen kesinlikle işte bu
THAT'S THE POINT : English Turkish
işte mesele bu
THAT'S THE PROBLEM : English Turkish
problem şu, işte problem budur, kafa karıştırıcı ve/veya zor durum işte bu
THAT'S THE TICKET : English Turkish
iyi iş, güzel yaptın, iyi başardın
THAT'S THE WAY IT IS : English Turkish
işte böyle, bu şekilde, ordaki herşey bu, durum bu
THAT'S THE WAY THE BALL BOUNCES : English Turkish
top işte böyle sıçrar, kurabiye böyle ufalanır, işler böyle yürür, işlerin oluş şekli bu; böyle devam eder; hayat bu
THAT'S THE WAY THE COOKIE CRUMBLES : English Turkish
işte kurabiye böyle ufalanır, (günlük konuşma dili) işte olaylar genellikle bu şekilde meydana gelir, işler bu şekilde yürür; işler böyle olur; hayat bu
THAT'S TORN IT : English Turkish
u işi koparır, bu planı bozar, beklenmeyen bir olay veya durumun kişinin planlarını altüst etmesini belirten ifade (İngiliz kullanımı)
THAT'S VERY KIND OF YOU : English Turkish
çok naziksiniz
THAT'S WHAT YOU THINK : English Turkish
düşündüğün şey bu,
miş gibi, ben aynı fikirde değilim, sen öyle zannediyorsun
THAT'S WHY : English Turkish
adv. bu yüzden, bu nedenle
THAT'S WONDERFUL : English Turkish
interj. o çok güzel
THATAWAY : English Turkish
adv. (ABD Argosu) bu yönde, o yönde, bu şekilde
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani