English Turkish
THE FAITHFUL : English Turkish
n. müminler, inananlar, vefakâr insanlar
THE FALL FROM EDEN : English Turkish
Cennet'ten Düşüş, Cennetten Çıkarılış, Hz. Adem ve Hz. Havva'nın Bilgelik Ağacı'nın meyvesini yedikten sonra Cennet'ten kovulması; iyi bir dönemin sonu, çöküş, düşüş
THE FALL OF MAN : English Turkish
İnsanın Düşüşü, Hz. Adem ve Hz. Havva'nın Cennet'teki bilgelik ağacının meyvesinden yemeleri ile işledikleri ve neticesinde tüm insan ırkının cezalandırılması ile sonuçlanan orijinal günah
THE FALL OF THE EMPIRE : English Turkish
İmparatorluğun çöküşü, imparatorluğun yeryüzünden silinip gözden kaybolması, imparatorluk sınırlarının küçülmesi veya daralması
THE FALL OF TROY : English Turkish
Truva'nın düşüşü, Truva şehrinin Yunanlılar tarafından ele geçirilmesi
THE FALLEN : English Turkish
şehitler
THE FAMILY IS THE UNIT OF SOCIETY : English Turkish
aile toplumun çekirdeğidir
THE FANCY : English Turkish
n. özel zevkleri olan, meraklılar
THE FAR SIDE : English Turkish
uzak kenar, en uzaktaki kenar
THE FARTHER : English Turkish
adj. öteki
THE FASHIONABLES : English Turkish
n. kibarlar, şık çevreler, modayı takip edenler
THE FAT : English Turkish
n. kaymak kısmı, en iyi kısım
THE FATAH ORGANIZATION : English Turkish
Fetih Örgütü, El-Fetih, güçlü bir şekilde Filistin Kurtuluş Örgütü ile bağlantılı Filistin örgütü
THE FATHER THE SON AND THE HOLY GHOST : English Turkish
Baba Oğul ve Kutsal Ruh, kutsal üçlü, kutsal üçleme, Hristiyan inancına göre Tanrı'nın üç vücut bulma şekli
THE FATHERLAND : English Turkish
n. almanya
THE FAULT IS MINE : English Turkish
hata benim, benim hatam; suçlu benim
THE FEW : English Turkish
azlık, azınlık; küçük grup
THE FEWEST : English Turkish
adj. sayısal olarak en küçüğü gösteren miktar (ör.: "geçen yılların en düşük balık miktarı")
THE FIEND : English Turkish
Satan, Şeytan, Kötü Ruh
THE FIFTIES : English Turkish
n. elliler, ellili yıllar
THE FIGURE COULD NOT BE CONFIRMED : English Turkish
doğrulanamayan figür, kesin olduğu henüz karar verilemeyen sayı, rakamın doğru olduğuna henüz karar verilmedi
THE FINAL WHISTLE : English Turkish
son düdük, oyunun bittiğini gösteren son ses
THE FINANCIAL SYSTEM : English Turkish
finansal sistem, para ile alakalı kuruluşlar ve kurumlar, ekonomik faktörler
THE FINEST : English Turkish
en iyisi
THE FIRE IS STILL SMOLDERING UNDER THE ASHES : English Turkish
ateş küllerin altında hala için için yanmaya devam ediyor, hernekadar durum kontrol altında gözüksede işler kısa zamanda kontrolden çıkabilecek gibi görünüyor, işler hernekadar kontrol altında olsada tekrar kontrolden çıkma olasılığı var; her nekadar öfkesini yüzeysel olarak frenlemiş olsada hala içinde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani