Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THE FORTIES : English Turkish

n. norveç ile İskoçya arasındaki deniz

THE FORTY THIEVES : English Turkish

n. kırk haramiler

THE FOUNDING FATHERS : English Turkish

Kurucu Babalarımız, Kurucu Babalar, 1787'de Birleşik Devletler Anayasası'nın yazılmasına ve imzalanmasına katılan adamlar grubu

THE FOUR BASIC FREEDOMS : English Turkish

dört esas imtiyaz, dört temel özgürlk, ABD Sovyetler Birliği İngiltere ve Fransa tarafından II. Dünya Savaşı esnasında kabul edilen dört imtiyaz/özgürlük

THE FOUR ELEMENTS : English Turkish

dört element, dört temel fiziksel element (ateş, rüzgar, su, toprak)

THE FOUR FREEDOMS : English Turkish

dört esas imtiyaz, dört temel özgürlk, ABD Sovyetler Birliği İngiltere ve Fransa tarafından II. Dünya Savaşı esnasında kabul edilen dört imtiyaz/özgürlük

THE FOUR MOTHERS : English Turkish

Dört Anne, Dört Anamız, İncil'in/Tevrat'ın dört kadın annesi veya kadın yöneticisi (Sarah, Rebecca, Rachel ve Leah)

THE FOUR PORTIONS : English Turkish

dört bölüm, özel Şabat günlerinde haftalık bölümden sonra okunan Tevrat bölümleri

THE FOUR RULES : English Turkish

dört işlem, dört kural, dört temel matematiksel işlem (toplama, çıkarma, çarpma ve bölme)

THE FOUR SEASONS : English Turkish

dört mevsim, bir yıl içerisindeki dört farklı zaman dilimi (bahar, yaz, sonbahar ve kış)

THE FOUR VARIETIES : English Turkish

dört tür, dört cins, Sukkot bayramı esnasında karıştırılan ve kullanılan dört bitki türü

THE FOUR WINDS : English Turkish

dört rüzgar, dört yönden esen rüzgarlar (kuzey, güney, doğu ve batı)

THE FRACTION WAS REDUCED : English Turkish

kesir sadeleştirildi, sadeleştirilmiş kesir, kesir küçültüldü, kesir en basit şekli ile ifade edildi (Matematik)

THE FRANCO GERMAN WAR : English Turkish

n. fransız alman savaşı

THE FREEZER IS BROKEN : English Turkish

dondurucu bozuldu

THE FRESH PRINCE : English Turkish

körpe prens, Will Smith (1968 doğumlu), Amerikan rap müzisyeni ve aktör

THE FRONT OF THE HOUSE : English Turkish

evin önü, evin avlusu, bir evin ön tarafta yer alan bölgesi

THE FULL MONTY : English Turkish

n. para kazanmak için striptiz yapan bir grup işsiz adam hakkında 1997 yapımı İngiliz filmi

THE FULL MONTY : English Turkish

n. tam miktar

THE FURTHER : English Turkish

adj. öteki

THE FUZZ : English Turkish

n. polisler, zabıta

THE GALAXY : English Turkish

n. samanyolu [astr.]

THE GALLIC COCK : English Turkish

gal horozu, Fransa

THE GAME IS NOT OVER YET : English Turkish

oyun henüz sona ermedi, henüz herşey açık, şişman bayan işaret verene kadar hiçbirşey sona ermiş değil, herşey ardına kadar açık

THE GAME IS NOT WORTH THE CANDLE : English Turkish

oyun muma değmez, çaba sarfetmeye değmez, çabaya değmez