English Turkish
THE ITALIAN BOOT : English Turkish
İtalyan Çizmesi, İtalyan Botu, İtalya'nın coğrafi şekline benzer şekildeki çizme
THE JACKSON FIVE : English Turkish
Jackson beşlisi, beş kardeşten oluşan Amerikan pop müzik grubu
THE JESUITS : English Turkish
Cizvitler, 1534'te Loyola'lı Aziz Ignatıus tarafından kurulan erkekler için Roma Katolik din mezhebi
THE JEWEL EXCHANGE : English Turkish
mücevherat alım satım mağazası, değerli taş değiş tokuşu, mücevher alan ve satan mağazalar zinciri
THE JEWISH AGENCY : English Turkish
Yahudi ajansı, İsrail'e göçü ve İsrail'deki sosyal programları destekleyen Yahudi hayırsever organizasyon
THE JEWISH CONSERVATIVE COMMUNITY : English Turkish
Yahudi muhafazakar cemaati, günümüz şartlarına ayak uydurabilmek için Yahudi yasalarının tadil edilmesine inanan Yahudi cemaati
THE JEWISH FAITH : English Turkish
Yahudi inancı, Yahudi dini ve ideolojisi
THE JEWISH LOBBY : English Turkish
Yahudi lobisi, diğerlerini etkilemeye çalışan insanlar grubu
THE JEWISH NATION : English Turkish
Yahudi ulusu, Yahudiler, İsrail'in çocukları, Museviliğe inananlar
THE JEWISH ORTHODOX COMMUNITY : English Turkish
Yahudi ortodoks cemaati, Ortodoks Museviliğin kurallarına göre hareket eden genel Yahudi toplumu
THE JEWISH PEOPLE : English Turkish
Yahudi halkı, İsrail toplumu, antik İbranilerin soyundan gelen insanlar (ve bu nedenle tüm Babil geneline yayılan)
THE JEWISH POPULATION : English Turkish
Yahudi nüfusu, Yahudi medeniyeti, dünyadaki tüm Yahudi grupları
THE JEWISH PUBLIC : English Turkish
Yahudi halkı, Yahudi toplumu, genel olarak Yahudi nüfusu
THE JEWISH QUARTER : English Turkish
Yahudi Mahallesi, bir toplum içerisinde esas olarak Yahudilerin yaşadığı bölge, antik Kudüs'te bir bölge
THE JEWISH STATE : English Turkish
Yahudi Devleti, İsrail Devleti
THE JEWISH UNDERGROUND : English Turkish
Yahudi Yeraltı Teşkilatı, Araplardan intikam almak için bazı Yahudilerce kurulan yeraltı hareketi
THE JIG IS UP : English Turkish
ayvayı yedik, oyun başlıyor, yandık
THE JITTERS : English Turkish
n. sinirlilik, gerginlik, heyhey
THE JOB FITS HIM LIKE A GLOVE : English Turkish
iş ona eldiven gibi uyuyor, bu pozisyon için biçilmiş kaftan, bu işi mümkün olan en iyi şekilde yapacak
THE JOINT : English Turkish
Ortaklaşa, Birleşmiş, Yahudiler için para toplayan Amerikan kuruluşu
THE JOINT : English Turkish
(Amerikan ve Kanada Argosu) hapishane
THE JOINT AUTHORITY FOR JEWISH-ZIONIST EDUCATION : English Turkish
Yahudi-Siyonist eğitimi birleşik idaresi, Yahudi Ajansı'nın alt kuruluşu
THE JONESES : English Turkish
n. komşu
THE JORDANIAN OPTION : English Turkish
Ürdün seçeneği, İsrail ve Ürdün arasında barış müzakereleri için kanalların/iletişimin açılması
THE JUDGE'S BENCH : English Turkish
hakim kürsüsü, mahkeme salonundaki davalarda hakim tarafından kullanılan sandalye (genellikle bir podyum üzerinde yükseltilmiş)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani