Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THE KNOWN HEIRS : English Turkish

ilinen varisler, tanınan varisler, mirası almak için bir vasiyetnamede belirtilen uygun insanlar

THE KUNEITRA BORDER CROSSING POINT : English Turkish

Kuneitra sınır geçiş noktası, Kuneitra sınırında bulunan geçiş noktası

THE KUZARI : English Turkish

Kuzari kitabı, Museviliğin teorik prensiplerinin özetlendiği kitap (Haham Yehuda HaLevi tarafından yazılan)

THE LAMP IS BROKEN : English Turkish

lâmba bozuldu

THE LANDED INTEREST : English Turkish

toprak sahibi

THE LANDLORD AND TENANT LAW : English Turkish

evsahibi ve kiracı yasası, kiracıların hak ve ayrıcalıklarını garanti altına alan kanun

THE LANGUAGE COMMITTEE : English Turkish

Dil Kurumu, (eskiden İbrani Dili Akademisi) İbraniceyi doğru şekilde geliştirmeye çalışan kurum

THE LAST DAYS OF POMPEII : English Turkish

Pompeii'nin son günleri, imparatorluğun sonu, imparatorluğun çöküşü; sonu yaklaşan veya sonuna gelinen güzel şeyler

THE LAST JUDGMENT : English Turkish

son hüküm, Allah'ın insanları günahlarından dolayı yargılayacağı gün

THE LAST OF THE MOHICANS : English Turkish

Mohikanların sonuncusu, bir kabile veya topluluktan en son hayatta kalan, hayatta kalanlar, kurtulanlar

THE LAST SLEEP : English Turkish

n. son uyku, ebedi uyku, ölüm uykusu

THE LAST TANGO IN PARIS : English Turkish

Paris'te son tango, başrolünde Marlon Brondo'nun oynadığı ünlü Fransız filmi

THE LAST TEMPTATION OF CHRIST : English Turkish

İsa'nın son günahı, Martin Scorsese tarafından yönetilen 1988 yapımı film (başrollerinde Willem Dafoe ve Harvey Keitel'in oynadığı)

THE LAST THING HE NEEDS : English Turkish

ihtiyacı olan son şey, kafasında bir deliğe ne kadar ihtiyacı varsa ona da o kadar ihtiyacı var, kafasında bir deliğe ihtiyacı olduğu kadar ona ihtiyacı var, bir kimsenin gerçekten ihtiyacı olmayan bazı şeyler

THE LAST THING HE WANTED : English Turkish

istediği son şey, onu tam anlamı ile ilgilendirmeyen şeyler

THE LAST TRAIN TO : English Turkish

-'a son tren,
'u elde etmenin son yolu,
'u almanın veya
'a binmenin son yöntemi

THE LAST TRUMP : English Turkish

n. sur, kıyamet borusu

THE LAST WALTZ : English Turkish

son vals, son tango, son dans, son valz dansı; uygulama, icra (Argo)

THE LAST WORD : English Turkish

son söz, son yorum; en son trend; son sözü söyleyen en yüksek otorite

THE LAST YEARS : English Turkish

son yıllar, son birkaç yıl, mevcut yıl ve ondan önceki birkaç yıl

THE LATE : English Turkish

merhum

THE LATE PROPHETS : English Turkish

Son Peygamberler, Sonradan gelen Peygamberler, Peygamberlerin (İsiah, Jeremiah, Zekeriya ve 12 küçük peygamber) son kitapları

THE LATEST : English Turkish

en son, en sıcak, en yeni, en moda, son söz

THE LATTER HALF OF THE YEAR : English Turkish

yılın ikinci yarısı, yılın son altı ayı, Temmuz-Aralık arası aylar

THE LAVON AFFAIR : English Turkish

Lavon hadisesi, Lavon meselesi, Mısır'da bir Yahudi terörist ağının ortaya çıkarılması