Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THROUGHOUT THE WORLD : English Turkish

dünyanın her tarafında, dünyanın her yerinde, dünya çapında

THROUGHOUT THE YEAR : English Turkish

adv. yıl boyunca

THROUGHPUT : English Turkish

n. çıktı, veri

THROUGHWAY : English Turkish

n. otoban, yüksek hızlı otoban, ekspres yol

THROW : English Turkish

n. atma, fırlatma, atış; düşürme; örtü, şal; yer tabakasındaki çatlak

THROW : English Turkish

v. atmak, fırlatmak, düşürmek; yavrulamak; bükmek (ip); vermek (parti vb.)

THROW A BANQUET : English Turkish

v. ziyafet vermek

THROW A FIGHT : English Turkish

v. maçı satmak

THROW A FIREBOMB : English Turkish

yangın bombası fırlatmak, bir patlayıcı madde fırlatmak, molotof kokteyli fırlatmak

THROW A FIT : English Turkish

kriz geçirmek

THROW A MONKEY WRENCH IN THE WORKS : English Turkish

işi bozmak

THROW A MONKEY WRENCH INTO SOMETHING : English Turkish

v. birşeyin içerisine İngiliz anahtarı atmak, birşeyin bozulmasına sebep olmak

THROW A NEW LIGHT ON : English Turkish

yeni bir ışık tutmak, yeni bir anlayış/anlama şekli veya yolu geliştirmek,
'ın bir başka yönünü ortaya çıkarmak

THROW A PARTY : English Turkish

parti vermek

THROW A RACE : English Turkish

v. şike yapmak

THROW A SPANNER IN THE WORKS : English Turkish

işlerin içine ingiliz anahratı atmak, dişlileri durdurmak, vitesleri durdurmak, faaliyetin durmasına sebep olmak

THROW A SPANNER INTO THE PLANS : English Turkish

planların içine ingiliz anahtarı (veya somun) atmak, planı berbat etmek, planı sabote etmek

THROW A SPRAT TO CATCH A MACKAREL : English Turkish

kaz gelecek yerden tavuk esirgememek

THROW A SPRAT TO CATCH A MACKEREL : English Turkish

uskumru yakalamak için hamsi atmak, daha büyük birşey kazanmak için küçük birşeyden vazgeçmek

THROW A SPRAT TO CATCH A WHALE : English Turkish

kaz gelecek yerden tavuk esirgememek

THROW ABOUT MONEY : English Turkish

para saçmak, boşa para harcamak, parayı çarçur etmek

THROW AWAY : English Turkish

atmak, boşa harcamak, ziyan etmek

THROW AWAY THE SCABBARD : English Turkish

kılıcın kınını atmak, savaşı bırakmak, bir savaşta dövüşmeyi bırakmak

THROW BACK : English Turkish

ilerlemesini engellemek, çekmek, benzemek

THROW CARES TO THE WIND : English Turkish

endişeyi rüzgara bırakmak, endişe etmeyi bırakmak, endişelerinden vazgeçerek gamsız tasasız olmak