Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THROW COLD WATER : English Turkish

soğuk su dökmek, heyecanı söndürmek, eğlenceyi öldürmek

THROW COLD WATER ON : English Turkish

v. şevkini kırmak, pişmiş aşa su katmak

THROW DIRT AT SMB : English Turkish

çamur atmak, iftira atmak

THROW DISCUS : English Turkish

n. disk atma

THROW DOWN : English Turkish

yere atmak, imha etmek

THROW DOWN THE GAGE TO SMB : English Turkish

meydan okumak

THROW DOWN THE GLOVE : English Turkish

düelloya davet etmek, meydan okumak

THROW DUST IN A PERSON'S EYES : English Turkish

ir kimsenin gözünü toprakla örtmek, kötü yola düşürmek, baştan çıkarmak, yanlış yönlendirmek

THROW DUST IN PEOPLE'S EYES : English Turkish

insanların gözüne toprak atmak, aldatmak, yanlış yönlendirmek

THROW IN : English Turkish

eklemek, dahil etmek, cabası olarak vermek, birbirine geçirmek (dişli vb.)

THROW IN ONE'S LOT WITH : English Turkish

- içinde yer almak,
katılmak,
ile işbirliği yapmak

THROW IN THE TOWEL : English Turkish

havlu atmak, pes etmek

THROW INTO : English Turkish

atmak, içine atmak

THROW INTO CONFUSION : English Turkish

karışıklığa atmak, karışıklığa düşürmek, kaosa sebep olmak, düzensizlik ve başıbozukluğa sebep olmak

THROW INTO PRISON : English Turkish

v. hapse atmak

THROW INTO RELIEF : English Turkish

v. ortaya çıkarmak, dikkat çekmesini sağlamak

THROW INTO THE SCALE : English Turkish

weigh something, place something on the scale

THROW INTO THE SHADE : English Turkish

gölgeye atmak, gölgede yer almak, güneşten korunaklı gölge bir yere yerleşmek

THROW LIGHT ON : English Turkish

ışık tutmak, aydınlığa kavuşturmak, aydınlatmak

THROW MONEY : English Turkish

para saçmak, boşa para harcamak, parayı etkin kullanmamak

THROW MUD AT : English Turkish

çamur atmak, rütbesini indirmek, eleştirmek, iftira atmak, kara çalmak

THROW OFF : English Turkish

çıkarmak, üstünden atmak, kurtulmak, başından atmak, çiziktirmek, atlatmak

THROW OFF ONE'S MASK : English Turkish

maskesini çıkarmak, maskesini atmak, kendini açığa çıkarmak, yüzündeki maskeyi çıkarmak, sahteliği bırakmak

THROW ON : English Turkish

giyivermek, üzerine geçirmek, atılmak

THROW ON THE SCRAP HEAP : English Turkish

çürüğe çıkarmak, adam yerine koymamak