English Turkish
TOOK A BRIBE : English Turkish
üşvet alan, kanundışı olarak para alan
TOOK A HITCHHIKER : English Turkish
ir otostopçu alan, bir otostopçuyu arabayla götüren, caddeden bir kimseyi arabasına bindiren
TOOK A POSITION : English Turkish
pozisyon alan, bir ihtilafın hangi tarafında olduğuna karar veren
TOOK A RAIN CHECK : English Turkish
hakkını daha sonra kullanma hakkı alan, bir başka sefer/fırsata kadar birşeyi erteleyen
TOOK A RISK : English Turkish
isk alan, riziko üstlenen, kendini tehlikeye atan
TOOK A TEST : English Turkish
teste giren, test edilen, sınav yapılan
TOOK A VACATION : English Turkish
tatile çıkan, seyehate çıkan, yolculuğa çıkan
TOOK A WIFE : English Turkish
ir karı alan, bir hanım alan, bir eş (kadın) alan, evlenen, bir kadınla evlenen
TOOK ACTION : English Turkish
harekete geçen, faaliyete geçen, birşey yapan
TOOK ADVANTAGE OF : English Turkish
yararlanan, faydalanan, kullanan, çıkar sağlayan, istifade eden
TOOK ADVANTAGE OF HIS POSITION : English Turkish
pozisyonunun avantajını kullanan, pozisyonundan istifade eden, pozisyonundan yararlanan, pozisyonunu istismar eden, avantaj elde etmek için seçkin pozisyonunu kullanan
TOOK ADVANTAGE OF THE SITUATION : English Turkish
ir fırsat gören ve onu alan, onun kişisel amaçlarını kolaylaştıracak şekilde gelişen durumları kullanmak
TOOK AN EXAMINATION : English Turkish
sınav yapılan, test edilen
TOOK AN EXCEPTION : English Turkish
yazılı olarak muhalefetini ifade eden, karşı olan, karşı çıkan
TOOK CAPTIVE : English Turkish
esir alan, tutsak olarak alan,
ele geçiren
TOOK CARE : English Turkish
dikkat eden, ilgilenen
TOOK CARE OF HIMSELF : English Turkish
kendine dikkat eden, kendisine bakan, kendi ihtiyaçlarını gören
TOOK CARE OF HIS BUSINESS : English Turkish
işine dikkat eden, işi ile ilgilenen, getir götür işleri yapan, ilgilenmesi gereken işlerle ilgilenen
TOOK CHARGE : English Turkish
işin başına geçen, komutayı alan, liderliği ele geçiren, liderlik koltuğunu kapan,
ın kontrolünü kapan
TOOK CONTROL : English Turkish
kontrolü ele alan, işin başına geçen, komutayı alan, liderliği kapan
TOOK CRITICISM : English Turkish
eleştiri alan, eleştirilen, gözden geçirilen, eleştiri kabul eden
TOOK EFFECT : English Turkish
geçerli olan; etki etmeye başlayan, aktif olmaya başlayan
TOOK FULL RESPONSIBILITY : English Turkish
tüm sorumluluğu alan, tüm mesuliyeti kabul eden
TOOK HEART : English Turkish
cesaretlendirilen, teşvik edilen
TOOK HIM AT HIS WORDS : English Turkish
took his words seriously, believed him
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani