Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TOOK HIM BY SURPRISE : English Turkish

onu gafil avlayan, ona süpriz yapan

TOOK HIM FOR : English Turkish

onun
olduğunu zanneden, onu yanında götüren

TOOK HIM IN : English Turkish

onu kandıran, onu aldatan

TOOK HIM UNDER HIS WINGS : English Turkish

onu kanatları altına alan, kendi koruması altına alan, patronu olan, himayesine alan

TOOK HIS COURAGE INTO BOTH HANDS : English Turkish

cesaretini iki eline alan, çok cesurca hareket eden, aniden çok cesur bir hale gelen, aniden son derece cüretkar olan

TOOK HIS HAT OFF TO : English Turkish

şapka çıkaran, şapkasını çıkaran, saygı gösteren, onurlandıran, takdir eden, son derece saygı gösteren

TOOK HIS LIFE : English Turkish

canını alan, yaşamını alan, hayatını alan, onu öldüren, ölmesine sebep olan

TOOK HIS OWN LIFE : English Turkish

kendi canını alan, intahar eden, kendini öldüren

TOOK HIS PLACE : English Turkish

onun yerini alan, onun yerine geçen, onun yerini işgal eden

TOOK HIS PULSE : English Turkish

nabzını ölçen, kalp atışlarının hızını ölçen, nabzını tutan

TOOK HIS REVENGE : English Turkish

intikamını alan, öcünü alan

TOOK HIS TEMPERATURE : English Turkish

ateşini ölçen, vücut sıcaklığını kontrol eden

TOOK HIS TIME : English Turkish

zamanını alan, birşey yapmak için acele etmeyen, bir şeyi sabırla ve yavaşça yapan

TOOK HIS WORDS BACK : English Turkish

sözünü geri alan, sözlerinden pişman olan, yorumlarından dolayı üzgün olan, söylediklerinden dolayı pişmanlık duyan

TOOK HORMONES : English Turkish

hormon alan, hormon içeren ilaç alan

TOOK HUSH-MONEY : English Turkish

sus payı alan, rüşvet kabul eden, para almak için yasadışı bir şey yapan

TOOK INTO ACCOUNT : English Turkish

hesaba alan, hesaba katan, düşünen, göz önünde bulunduran

TOOK INTO CONSIDERATION : English Turkish

göz önüne alan, dikkat eden, hesaba alan, düşünen

TOOK INTO HIS OWN HANDS : English Turkish

kendi ellerine alan, işin başına kendi geçen, aktif olan, sorumluluk alan, komutayı alan

TOOK IT EASY : English Turkish

aşırı şekilde heyecanlanmamış olan, fazla heyecanlanmayan, bir meseleyi fazla abartmayan, sakin kalan, fazla ciddiye almayan

TOOK IT INTO HIS HEAD : English Turkish

ani bir istek duyan, kafasına bir düşünce/fikir sokan veya aklına bir fikir koyan

TOOK IT LIGHTLY : English Turkish

hafife alan, çok dikkat etmeden birşeyle ilgilenen, hor gören, küçümseyen

TOOK IT LIKE A MAN : English Turkish

onu adam yerine koyan, onunla saygın bir şekilde ilgilenen, erkek gibi hareket eden, ona cesaretle karşılık veren

TOOK IT OUT ON : English Turkish

dışarı vuran, ortaya çıkaran, üzerine çıkaran, üzerine öfkesini vuran, üzerine öfkesini saçan

TOOK IT PERSONALLY : English Turkish

kişisel olarak alan, üzerine alan, duygusal olan, birşeyi kalbine alan