Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TRAIL A PEN : English Turkish

kalem oynatmak, kalemi sürüklemek, bir yazar olmak, bir romancı olmak

TRAIL BEHIND : English Turkish

peşinde sürüklenmek, arkasından çekilmek, arkadan çekilmek

TRAIL BIKE : English Turkish

çamur bisikleti, asfaltlanmamış zeminde binmek için kullanılan bisiklet veya motorsiklet

TRAIL OF BLOOD : English Turkish

n. kan izi

TRAIL OF TEARS : English Turkish

gözyaşları yolu, 1838'de Güneydoğu'daki evlerinden zorla taşınmaya ve Oklahoma'da kendilerine gösterilen topraklara yerleşmeye mecbur edildikten sonra 17000 Cherokee Kızılderilisi tarafından katedilen yol (ABD Tarihi)

TRAIL OFF : English Turkish

azalarak yok olmak

TRAIL ONE'S COAT : English Turkish

aranmak, belâ aramak

TRAILBLAZER : English Turkish

n. öncü, yol açan kimse

TRAILBLAZING : English Turkish

n. öncü olma, kendilerinin öncü olduklarını düşünen insanların hareketleri veya fikirleri, bir yolun kaplanması, bilinmeyen bölgeleri keşfetme, izcilik

TRAILER : English Turkish

n. sürüngen bitki, römork, treyler, karavan [amer.], fragman, tanıtma filmi

TRAILER CAMP : English Turkish

n. karavan parkı

TRAILER PARK : English Turkish

n. karavan parkı

TRAILERIST : English Turkish

n. karavancı, trailerite, bir karavanda yaşayan kimse, mobil bir evde yaşayan kimse; bir karavanda seyahat eden kimse, karavanla tatile çıkan kimse

TRAILERITE : English Turkish

n. karavancı

TRAILING AXLE : English Turkish

n. arka dingil

TRAILING BEHIND : English Turkish

peşinden sürüklenme, peşinden sürükleme, gerisinden gelme, grubun arkasında olma, geriden takip etme

TRAILING EDGE : English Turkish

(uçaklarda) sürüklenme kenarı, pervaneninveya kanat ucunun geri kenarı

TRAIN : English Turkish

n. kuyruk (elbise, kus, yildiz), tren, dizi, katar, sıra, maiyet, kafile, kervan

TRAIN : English Turkish

v. eğitmek, yetiştirmek, alıştırmak, terbiye etmek, antrenman yapmak, sürüklemek, nişan almak, doğrultmak (silah), alıştırma yapmak

TRAIN DOWN : English Turkish

ejim yapmak

TRAIN IT : English Turkish

v. trenle gitmek

TRAIN OF THOUGHT : English Turkish

düşünce treni, düşünce sırası, düşüncenin devamlılığı, fikirler dizisi

TRAIN OIL : English Turkish

alina yağı

TRAIN PASSENGERS : English Turkish

tren yolcuları, trenle seyahat eden insanlar

TRAIN STATION : English Turkish

tren istasyonu, bir trenin yolcu almak veya indirmek için durduğu yer, tren durağı