English Turkish
TTYL : English Turkish
sonra konuşuruz, Seninle sonra konuşacağız (İnternet argosu)
TU BISHVAT : English Turkish
Yahudi tatili
TU WHITT : English Turkish
n. baykuş sesi
TU WHOO : English Turkish
aykuş sesi
TUAREG : English Turkish
n. Tuareg, Sahra Çölü'nün batı ve orta kesiminde yaşayan Berberi halktan olan kimse
TUAREG : English Turkish
n. Tuareg'ler tarafından konuşulan Berberi dili
TUB : English Turkish
v. banyo yapmak (küvette), kürek çekmek, fıçıya dikmek (bitki), yayıkta yapmak
TUB : English Turkish
n. küvet, tekne, fıçı, varil, yayık, dekovil
TUB THUMPER : English Turkish
ateşli konuşmacı, coşkulu hatip, yüksekten atan vaiz
TUB THUMPING : English Turkish
yüksekten atan, hararetli konuşan
TUB-THUMP : English Turkish
v. gürültüyle ve üzerinde durarak bir şeyi desteklemek (genellikle resmi bir konuşma içerisinde belagat sanatını kullanan bir konuşmacı veya hatibin kullandığı yola ilişkin)
TUB-THUMPER : English Turkish
n. gürültüyle ve üzerinde durarak bir şeyi destekleyen kimse (genellikle resmi bir konuşma içerisinde belagat sanatını kullanan bir konuşmacı veya hatibin kullandığı yola ilişkin)
TUB-THUMPING : English Turkish
gürültüyle ve üzerinde durarak bir şeyi destekleme (genellikle resmi veya biçimsel bir konuşma içerisinde)
TUBA : English Turkish
n. tuba
TUBAL : English Turkish
adj. bir tüpe ilişkin, fallop borusuna ait (Anatomi)
TUBAL LIGATION : English Turkish
fallop borularını bağlama, kadın üreme sistemini etkisiz hale getirmek için yapılan operasyon
TUBAL LIGATION SURGERY : English Turkish
fallop borularını bağlama ameliyatı, kalıcı olarak hamileliği önlemek için bir kadında Fallop borularını bloke etmek için yapılan cerrahi ameliyat
TUBAL PREGNANCY : English Turkish
fallop borusu gebeliği, döllenmiş yumurtanın rahim yerine Fallop borusu içerisinde geliştiği gebelik
TUBBINESS : English Turkish
n. tombulluk, kısalık ve şişmanlık, şişmanlık, yağlılık
TUBBY : English Turkish
n. tıknaz kimse
TUBBY : English Turkish
adj. fıçı gibi, boğuk, tıknaz
TUBE : English Turkish
v. boru döşemek, boru içine yerleştirmek, boru salmak
TUBE : English Turkish
n. tüp, televizyon, boru, iç lastik, metro, tünel, katot lâmbası
TUBE COLORS : English Turkish
n. yağlıboya (tüpte)
TUBE FEED : English Turkish
v. boru ile beslemek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani