English Turkish
TWIN SISTER : English Turkish
ikiz kardeş
TWIN SIZE MATTRESS : English Turkish
çift katlı yatak, iki katlı yatak
TWIN TOWERS : English Turkish
ikiz kuleler, 11 Eylül 2001 yılında iki adet kaçırılan uçağın çarpması sonucu yıkılan Dünya Ticaret Merkezi kompleksindeki iki adet 110 katlı bina (New York, ABD)
TWIN TRACK : English Turkish
adj. çift kanallı (ses bandı), çifter çifter büyüyen [bot.]
TWIN-LENS REFLEX CAMERA : English Turkish
n. çift mercekli refleks kamera, biri fotoğrafları çeken gerçek mercek olan ve diğeri vizör sistemi için kullanılan aynı odak uzunluğuna sahip iki objektif merceği olan kamera
TWINBORN : English Turkish
adj. ikiz doğum, ikiz doğan, aynı doğumda bir diğeri ile birlikte doğma
TWINE : English Turkish
n. sicim, kıvrım, sarma, sarılma (bitki)
TWINE : English Turkish
v. bükmek, sarmak, sarılmak, bükülmek, örmek (çelenk), bulaştırmak (işe), örmek
TWINE ABOUT : English Turkish
etrafını sarmak, çevrelemek
TWINE AROUND : English Turkish
v. etrafını sarmak, çevrelemek
TWINE ITSELF : English Turkish
v. kıvrılmak, çöreklenmek
TWINE ROUND : English Turkish
(Argo) atıp tutmak, sık sık konuşmak
TWINER : English Turkish
n. sarmaşık, bükme makinesi
TWINGE : English Turkish
n. sancı
TWINGE : English Turkish
v. sancımak, sancılandırmak, sancılanmak
TWINGE OF CONSCIENCE : English Turkish
n. vicdan azabı
TWINING : English Turkish
adj. bir şey etrafında sarmal olan, birşey etrafında dönen; bükülen, kıvrılan; spiral şeklinde tırmanan (Botanik)
TWINJET : English Turkish
n. ikiz jet, çift jet motorlu, iki jet motoru tarafından güç sağlanan uçak
TWINK : English Turkish
v. göz kırpmak; parıldamak, ışıldamak, titrek parlamak; şangırdamak, şakırdamak, kısa yüksek tiz bir çınlama sesi yapmak; cıvıldamak, cik cik sesi çıkarmak; cezalandırmak, ceza vermek, penaltı vermek (İngiliz Argosu)
TWINK : English Turkish
n. göz kırpma; parıldama, ışıldama, titrek parlama; İnterneti sadece makaleleri okumak için kullanan bilgisayar kullanıcısı (kendi yorumlarına katılmaksızın); genç çekici adam (Homoseksüel Argosu)
TWINKLE : English Turkish
n. göz kırpma, pırıltı, titrek ışık, ışıltı
TWINKLE : English Turkish
v. göz kırpmak, parıldamak, titrek parlamak, parlamak, ışıldamak
TWINKLER : English Turkish
n. göz kırpan veya kırpıştıran kimse veya şey, kırpan veya kırpıştıran kimse (genellikle gözlerle alakalı)
TWINKLING : English Turkish
n. göz kırpma, pırıltı, titrek ışık
TWINKLING OF AN EYE : English Turkish
göz kırpma, çok kısa zaman dilimi, kısa an
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani