Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
UP FOR GRABS : English Turkish

herkese açık olan, elde etmek için çaba göstermeye niyetli herkese açık, herkesçe ulaşılabilir, herkesçe erişilebilir, herkes tarafından elde edilebilir

UP HILL AND DOWN DALE : English Turkish

dere tepe, her yer, baştan sona, yukarıdan aşağıya; şiddetle ve azimle

UP IN ARM : English Turkish

silahlanmış, yasal olarak silahlanmış, izinli olarak silahlanmış

UP IN ARMS : English Turkish

ayaklanmış, protesto eden, ateş püsküren

UP IN THE AIR : English Turkish

adj. mutluluktan uçan, kararlaştırılmamış, havada kalmış

UP MARKET : English Turkish

adj. şık, sosyete müşteriye hitap eden

UP NORTH : English Turkish

adv. kuzeyde

UP ONE'S ALLEY : English Turkish

adj. biçilmiş kaftan

UP ONE'S SLEEVE : English Turkish

gizli, gizlenmiş, görünmez, saklı

UP PRICES : English Turkish

zam yapmak, fiyatları yükseltmek, fiyatları arttırmak

UP SELL : English Turkish

v. (Pazarlama) fazla satmak, müşteriyi daha fazla ürün alması için ikna etmek

UP SELLING : English Turkish

müşteriyi daha fazla ürün alması için ikna etme tekniği

UP THE POLE : English Turkish

aklını kaçırmış, fıttırmış, delirmiş, deli, kaçık, aklen rahatsız, kafadan kontak; üzüntülü, ızdıraplı

UP THE RIVER : English Turkish

nehirden yukarı, hapishaneye, hapse

UP THE SPOUT : English Turkish

ehinde, mahvolmuş, harap olmuş, perişan

UP THE TREE : English Turkish

adv. ağacın tepesinde

UP TIME : English Turkish

ir bilgisayar veya başka bir makinenin düzgün olarak çalıştığı zaman

UP TO : English Turkish

doğru, kadar, uygun

UP TO DATE : English Turkish

güncel, aktüel, bugünkü, modern, çağdaş

UP TO DATENESS : English Turkish

n. güncellik, modernlik

UP TO DICK : English Turkish

zeki, akıllı, kurnaz, cingöz, tilki gibi, çok bilmiş

UP TO DISCUSSION : English Turkish

tartışmaya açık, tartışılmaya açık

UP TO HIM : English Turkish

ona bağlı, o bilir, onun kararına bağlı, ona göre değişir, onun kararına göre değişir

UP TO HIS EARS : English Turkish

kulaklarına kadar, göz çukurlarına kadar, boğazına kadar, asla bitmeyecekmiş gibi görünen aşırı meşgul olma durumu

UP TO HIS NECK IN : English Turkish

oğazına kadar içinde, göz çukurlarına kadar içinde, kulaklarına kadar içinde, gırtlağına kadar içinde, bir şeyle tamamen meşgul