Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
VOTING : English Turkish

adj. oy veren

VOTING : English Turkish

n. oy verme, oy kullanma, oylama

VOTING AGE : English Turkish

n. oy kullanma yaşı

VOTING BOOTH : English Turkish

oy kabini, oy kullanma kabini, oylama sırasında oy kullanan kişinin mahremiyetini sağlamak amacıyla her defasında tek seçmen tarafından kullanılan kabin veya küçük girinti

VOTING MACHINE : English Turkish

oy kayıt makinesi

VOTING PAPER : English Turkish

oy pusulası

VOTING POWER : English Turkish

n. oy hakkı

VOTING RECORD : English Turkish

oy kayıtları, rey kayıtları, bir adayın veya seçilmiş birinin oy geçmişinin gösteren liste (özellikle belirli bir konuyla ilgilidir)

VOTING SHARE : English Turkish

n. oy hakkı sağlayan hisse

VOTING VIVA VOCE : English Turkish

seçme hakkına sahip kişilerin isimleri okunduktan sonra oy kullanabildikleri seçim

VOTIVE : English Turkish

adj. adak olarak verilen

VOTIVE OFFERING : English Turkish

n. adak olarak verilen

VOTIVE TABLET : English Turkish

n. şükran plaketi

VOTRE : English Turkish

pron. senin, sizin, sana ait, size ait (Fransızca)

VOUCH : English Turkish

v. kefil olmak, garanti etmek, tanıklık etmek, doğrulamak, onaylamak

VOUCHEE : English Turkish

n. (Hukuk) mülkiyet savunması için başkası tarafından kendisine ihbarda bulunulan şahıs

VOUCHER : English Turkish

n. belge, makbuz, fiş, delil, kefil, senet

VOUCHER CHECK : English Turkish

elge ekli çek, belge eklenmiş çek, kayıtlı çek, arkasında yapılan işlemin ayrıntılarının yazılabildiği bir bölüm olan çek

VOUCHERABLE : English Turkish

adj. doğrulanabilir, onaylanabilir

VOUCHSAFE : English Turkish

v. tenezzül etmek, tenezzül edip yapmak, lütfetmek, ihsan etmek

VOUCHSAFE SMB. NO ANSWER : English Turkish

v. cevap vermeye tenezzül etmemek, tenezzül edip cevap vermemek

VOUS : English Turkish

pron. siz; sen (tekil
Fransızcada nezaket ve saygı belirtmek amacıyla kullanılır)

VOW : English Turkish

n. adak, ant, yemin

VOW : English Turkish

v. adamak, ant içmek, yemin etmek, ahdetmek

VOW NOT TO DO IT AGAIN : English Turkish

v. tövbe etmek