Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WAVELENGTH : English Turkish

n. dalga boyu

WAVELET : English Turkish

n. dalgacık, küçük dalga, minik dalga, hafif dalga

WAVELIKE : English Turkish

adj. dalgamsı, dalga gibi, dalgaya benzeyen, inişli çıkışlı

WAVER : English Turkish

v. titreşmek, titremek, sallanmak, bocalamak, sendelemek, tereddüd etmek, duraksamak

WAVERER : English Turkish

n. kararsız olan kimse, tereddüd eden kimse, bocalayan kimse

WAVERING : English Turkish

adj. titreşen, titreyen, titrek, sallanan, yalpalayan

WAVERING : English Turkish

n. tereddüd eden, bocalayan

WAVERINGLY : English Turkish

adv. sallanarak, sallanan bir şekilde, tereddütle, tereddütlü bir şekilde, tereddütlüce, çekinerek, çekinceyle

WAVES : English Turkish

gönüllü ilkyardım servisi için kabul edilen kadınlar, 1942 yılında gönüllü kadınlar birimi olarak büro ve diğer işleri yapmaları ve bu sayede erkeklerin boşa çıkarak savaşta aktif rol almaları için oluşturulan ABD Deniz Kuvvetleri'nin kadın rezervi

WAVES OF LAUGHTER : English Turkish

kahkaha dalgaları, yüksekçe ve alçakça sürekli ve değişen bir şekilde gülme

WAVESON : English Turkish

n. batan bir gemiden kalan ve su üstünde yüzen mallar, su yüzeyinde batan gemiden artakalan şeyler, gemi enkazı (Eski İngiliz Hukuku)

WAVETABLE : English Turkish

n. (Bilgisayar) dalga çizelgesi, daha önceden kaydedilmiş dijital sinyallerden ses üretmek için kullanılan ses sentezleyicisi (genellikle ses kaydı üzerinde bulunur)

WAVILY : English Turkish

adv. dalgalı bir şekilde, kıvrımlı bir şekilde, bükümlü bir şekilde, dönen bir şekilde, inişli çıkışlı bir şekilde

WAVINESS : English Turkish

n. dalgalılık, dalgalı olma durumu, kıvrımlılık, bükümlülük; inişli çıkışlılık, inen çıkan bir şekilde olma durumu; dalga çokluğu, dalga bolluğu durumu

WAVING : English Turkish

n. sallama

WAVING THE FLAG : English Turkish

ayrak sallama, bayrağı sallama, teslim olma, bırakma, pes etme

WAVY : English Turkish

adj. dalgalı, hareli, dalga dalga olan, dalga şeklinde, titreyen, titrek, titreşen

WAVY GRAVY : English Turkish

(Hugh Romney olarak doğan) 1960'ların hippi komedyen ve ikonu

WAX : English Turkish

suff. leşmek, lenmek

WAX : English Turkish

n. balmumu, mum, cila, kulak kiri, ağda, öfke, kızgınlık

WAX : English Turkish

v. leşmek, balmumu sürmek, mumlamak, cilalamak, ağda yapmak, büyümek, artmak, haline gelmek

WAX BEAUTIFUL : English Turkish

v. güzelleşmek

WAX BITE : English Turkish

mum ısırığı, (Dişçilik) dişlerin ne kadar iyi kapandığını ölçme işlemi (kişi bir mum tabakasını ısırır ve mum üzerinde ısırık izi bırakır)

WAX CANDLE : English Turkish

mum, ışık sağlamak için eriyen madde

WAX CLOTH : English Turkish

n. mumlu bez, mumlanmış bez, mum sürülmüş bez, muşamba (genellikle masa örtüsü olarak kullanılır)