Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WAYWARD : English Turkish

adj. kararsız, tutarsız, nazlı, şımarık, ters, dik başlı, asi, kaprisli

WAYWARDLY : English Turkish

adv. başına buyruk bir şekilde, inatçı bir şekilde; düzensizce, tutarsızca, kararsızca

WAYWARDNESS : English Turkish

n. düzensizlik, dağınıklık, inatçılık, şımarıklık, inat, kapris

WAYWORN : English Turkish

adj. yol yorgunu

WAZA-ARI : English Turkish

n. (Spor) yarı kazanma; iki waza-ari bir ippon eder (judo ve karatede)

WAZZOCK : English Turkish

n. (Britanya Argosu) aptal, budala, geri zekâlı kimse, angut

WB : English Turkish

hoş geldin, döndüğüne sevindim (İnternet argosu)

WBC : English Turkish

n. beyaz kan hücresi, amacı mikroplarla savaşmak olan kandaki minik organizmalar

WC : English Turkish

n. batı merkezi, Londra'da posta teslimat bölgesi

WC : English Turkish

adv. ücretsiz, bedava, parasız, ödemesiz

WCC : English Turkish

"World Council of Churches (Dünya Kiliseler Meclisi)", 1948 yılında kurulan ve dinsel ve laik bölgelerde koordineli ve işbirlikçi faaliyet sağlamak üzere Protestan ve Doğu kiliselerini birbirine bağlayan uluslararası bir kilise teşkilatı

WCS : English Turkish

vahşi yaşamı koruma derneği, yabani yaşamla ilgili konularda haklı eğitme yolları arayan ve New York'ta hayvanat bahçeleri ve yaban hayatı tesisleri işleten grup

WDW : English Turkish

Walt Disney dünyası, Walt Disney'in çizgi roman ve filmlerindeki öykü ve karakterlere dayalı ünlü tema parkı (Florida'da bulunan, ABD)

WE : English Turkish

pron. biz

WE ACCEPT CASH : English Turkish

nakit kabul ediyoruz

WE ACCEPT CHECKS : English Turkish

çek kabul ediyoruz

WE ACCEPT CREDIT CARDS : English Turkish

kredi kartı kabul ediyoruz

WE ALL HAVE OUR CROSS TO BEAR : English Turkish

hepimizin katlanması gereken durumlar, hepimizin sorunları var, herkesin problemleri var, herkesin üstesinden gelmesi gereken konuları var

WE ARE : English Turkish

iz, buradayız, varız, yaşıyoruz, bulunuyoruz, mevcuduz

WE ARE A PARTY OF FOUR : English Turkish

dört kişiyiz

WE ARE DEALING WITH : English Turkish

ile ilgileniyoruz, ile uğraşıyoruz,
ı ele alıyoruz, ile karşı karşıyayız

WE ARE IN THE DEUCE OF A MESS : English Turkish

ayıkla pirincin taşını

WE ARE OUT OF STOCK : English Turkish

maalesef elimizde kalmamış

WE ARE PAYING SEPARATELY : English Turkish

ayrı ödüyoruz

WE ARE SOLELY TO BLAME : English Turkish

tek suçlu biziz, tek suçlanacak olan biziz