English Turkish
WEAK ARGUMENT : English Turkish
zayıf sav, zayıf tez, inandırıcı olmayan akıl yürütme, cılız mantık yürütme
WEAK CHARACTER : English Turkish
zayıf karakter, cılız kişilik, dayanıksız doğası olan, diğerlerini takip etmeye meyilli olan
WEAK HEADED : English Turkish
adj. zayıf kafalı, saf, hafif akıllı, az zeki, geri zekâlı, salak, aptal
WEAK KNEED : English Turkish
kararsız, azimsiz, iradesiz, zayıf karakterli
WEAK LINK : English Turkish
zayıf bağlantı, kırılgan bağlantı
WEAK MINDED : English Turkish
adj. zayıf karakterli, iradesiz
WEAK PERFORMANCE : English Turkish
zayıf performans, olması gerektiği kadar iyi olmayan performans, cılız performans, kötü performans
WEAK POINT : English Turkish
zayıf nokta, zayıf yön
WEAK SIDE : English Turkish
n. zayıf taraf
WEAK SIGHTED : English Turkish
adj. gözü bozuk olan, iyi göremeyen
WEAK SPIRITED : English Turkish
korkak, cesaretsiz, azimsiz
WEAK SPOT : English Turkish
zayıf nokta, zayıf taraf, en zayıf ve en ağrılı olan kısım, en az iyi çalışan özellikteki
WEAK-HEADED : English Turkish
adj. zayıf kafalı, saf, hafif akıllı, az zeki, geri zekâlı, salak, aptal
WEAK-HEADEDNESS : English Turkish
salaklık, avanaklık; alkollü içeceklerle kolayca kendinden geçme durumu; başı dönmeye meyilli olma durumu
WEAK-SIGHTED : English Turkish
zayıf gören, zayıf görüşlü, yakını gören
WEAKEN : English Turkish
v. zayıflatmak, cansızlaştırmak, güçsüzleştirmek, hafifletmek, zayıflamak, gücünü azaltmak, kuvvetsizleşmek
WEAKENED : English Turkish
adj. zayıflatılmış, zayıflamış; bozulmuş, bozuk, bozdurulmuş
WEAKENED GERM : English Turkish
zayıflatılmış mikrop, asitler tarafından zayıflatılmış ve aşı amacıyla kullanılan mikrop
WEAKENER : English Turkish
n. zayıflatıcı, zayıflatan, zayıflatan kimse veya şey
WEAKENING : English Turkish
n. zayıflama, güçsüzleşme
WEAKER : English Turkish
adj. daha zayıf, daha güçsüz, daha cılız
WEAKER SEX : English Turkish
(Aşağılayıcı) daha zayıf cinsiyet, dişi cinsiyet, kadın cinsiyet; kadın grubu, kadın türü
WEAKER VESSEL : English Turkish
n. daha zayıf araç, kadın (Argo)
WEAKEST : English Turkish
adj. en zayıf, en cılız, en güçsüz
WEAKFISH : English Turkish
n. gölgebalığıgiller grubundan bir çeşit balık, kuzey Birleşik Devletler Atlantik kıyısına özgü ve yaşsız etiyle değerli bir tuzlu su balığı, denizalası balığı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani