English Turkish
WEATHERGLASS : English Turkish
n. barometre
WEATHERING : English Turkish
n. kötü havadan aşınma
WEATHERMAN : English Turkish
n. meteoroloji uzmanı, hava durumu spikeri
WEATHERPROOF : English Turkish
adj. kötü hava şartlarına dayanıklı
WEATHERPROOFED : English Turkish
adj. havaya karşı dayanıklı hale getirilmiş, havaya dirençli duruma getirilmiş, hava darbelerine karşı dayanır hale getirilmiş
WEATHERSTRIP : English Turkish
n. conta, kapı veya pencere contası, kapı veya pencere yalıtımı, hava yalıtımı, hava şeridi, hava bandı, sıkıntı veren hava veya diğer şeylerin geçişini engellemek amacıyla kapı veya pencere pervazlarına döşenen yalıtım
WEATHERSTRIP : English Turkish
v. conta, kapı veya pencere contası, kapı veya pencere yalıtımı, hava yalıtımı, hava şeridi, hava bandı, sıkıntı veren hava veya diğer şeylerin geçişini engellemek amacıyla kapı veya pencere pervazlarına döşenen yalıtım
WEATHERTIGHT : English Turkish
adj. hava geçirmez, hava kaçırmaz
WEATHERVANE : English Turkish
n. rüzgâr fırıldağı, dönen işaretçisiyle rüzgârın yönünü göstermeye yarayan gereç
WEATHERWISE : English Turkish
adj. hava tahmininde becerikli, havayı doğru tahmin edebilen, ortamı iyi gözleyebilen (hava, kamu görüşü, kamuoyu vs gibi)
WEATHERWORN : English Turkish
adj. yıkık dökük, hava etkisiyle aşınmış, havanın tesiriyle bozulmuş, havaya maruz kalmaktan dolayı rengi veya yüzeyi bozulmuş
WEAVE : English Turkish
n. dokuma, örme
WEAVE : English Turkish
v. dokumak, örmek, serpiştirmek, katmak, karıştırmak, kurmak, yapmak, zikzak yapmak, zikzak çizmek
WEAVED : English Turkish
adj. dokunmuş, dokulu (örneğin kumaş)
WEAVER : English Turkish
n. dokumacı
WEAVER BIRD : English Turkish
n. dokumacı kuşu
WEAVER'S KNOT : English Turkish
n. dokumacı düğümü, bir ipi başka biriyle geçici olarak bağlayan düğüm
WEAVING : English Turkish
adj. dokumacılık ile ilgili, dokuma
WEAVING : English Turkish
n. dokuma, örme, dokumacılık
WEAVING LOOM : English Turkish
n. dokuma tezgahı
WEAVING MILL : English Turkish
dokuma fabrikası
WEAZEN : English Turkish
adj. kurumuş, kurutulmuş, pörsümüş, pörsütülmüş, solmuş, soldurulmuş; ince, incelmiş, inceltilmiş
WEAZENED : English Turkish
adj. kurumuş, pörsümüş, pörsük, kart
WEB : English Turkish
n. örümcek ağı, dokuma, perde (ayakta), tomar
WEB : English Turkish
v. bağlantı levhası
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani