Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WEARING BLACK : English Turkish

siyah giyinmek, siyahlara bürünmek, yas giysileri giyinmek, siyah renkli giyeceklere bürünmek

WEARING DOWN : English Turkish

erozyon, yıpranma; aşınma, sıyrılma

WEARING MEDALS : English Turkish

madalya takma, alınan askerî ödüllerin takılması

WEARING OUT : English Turkish

yıpranma, aşınma, incelme, çok kullanılmaktan hırpalanma; yorulma, tükenme, bitme, yorgunluktan canı çıkma

WEARING PHYLACTERIES : English Turkish

muska takma, tılsım takma, sabah duasında sol ele ve baş etrafına muska takarak sevap işleme

WEARING SHOES : English Turkish

ayakkabı giyme, ayaklara ayakkabı giyme

WEARING STOCKINGS : English Turkish

çorap giyme, ayaklara çorap giyme

WEARING WHITE : English Turkish

adj. beyazlı

WEARISOME : English Turkish

v. yormak, bıktırmak, bıkmak, usanmak

WEARISOME : English Turkish

adj. bıktırıcı, usandırıcı, sıkıcı, yorucu

WEARISOME OF : English Turkish

v. bıkmak, usanmak

WEARISOMELY : English Turkish

adv. sıkıcı bir şekilde; bıktırıcı bir şekilde, yorucu bir şekilde; sorunluca bir şekilde, problem çıkaran bir şekilde

WEARISOMENESS : English Turkish

n. yoruculuk, yorgunluk, bitkinlik, bıktırıcılık

WEARPROOF : English Turkish

adj. aşınmaya dayanıklı, normal giyime veya kullanıma dayanır nitelikte, sağlam; normal giymenin neden olduğu yıpranmaya karşı dayanıklı olan

WEARS BLACK : English Turkish

siyah giyer, siyah giyinir, siyah renkli giyecekler bürünmüş (genellikle yas durumunda)

WEARS GLASSES : English Turkish

gözlük takıyor, gözlük takar, gözlükle düzeltilmesi gereken görme sorunu var

WEARS HORNS : English Turkish

oynuzlandı, boynuzlanıyor, boynuzlanır, aldatıldı, karısı tarafından başkasıyla aldatıldı

WEARY : English Turkish

v. yormak, bıktırmak, bıkmak, usanmak

WEARY : English Turkish

adj. yorgun, bitkin, usandırıcı, bıkkın, bıkmış, yorucu, bıktırıcı

WEARY OF : English Turkish

adj. bıkmış, usanmış

WEARY OF LIFE : English Turkish

adj. bezgin

WEARY TO DEATH : English Turkish

ölümüne yorgun, yorgunluktan canı çıkmış, aşırı derecede yorgun

WEARYING : English Turkish

adj. yorucu; bıktırıcı, usandırıcı, kızdırıcı, sinirlendirici, üzücü

WEARYINGLY : English Turkish

adv. yorucu bir şekilde; bıktırıcı bir şekilde, usandırıcı bir şekilde, kızdırıcı bir şekilde, sinirlendirici bir şekilde, üzücü bir şekilde

WEASAND : English Turkish

n. boğaz, gırtlak; yemek borusu; soluk borusu, nefes borusu (Eski Kullanım)