Multilingual Turkish Dictionary

German Turkish

German Turkish
GELEE : German Turkish

s {jö'le:} s jöle

GELEGEN : German Turkish

" {gıle:gın} uygun; bulunan."

GELEGENHEIT : German Turkish

en {gı'le:gınhayt} e fırsat

GELEGENTLICH : German Turkish

{gı'le:gıntlih} ara sıra

GELEHRIG : German Turkish

{gı'le:rih} çabuk öğrenen, kavrayışlı, akıllı

GELEHRT : German Turkish

{gı'le:rt} bilgili

GELEHRTE : German Turkish

n {gı'le:rtı} r bilgin

GELEISE : German Turkish

{gı'layzı} s ray

GELEIT : German Turkish

" e {gı'layt} s eşlik, refakat; konvoy kafile."

GELEITEN : German Turkish

{gılaytın} eşlik etmek, uğurlamak

GELEITZUG : German Turkish

e {gı'layttsu:k} r konvoy

GELENK : German Turkish

e {gı'lenk} s mafsal, eklem

GELERNT : German Turkish

{gı'lernt} kalifiye, uzman

GELIEBTE : German Turkish

n {gı'li:ptı} r, e sevgili

GELINGEN : German Turkish

{gı'lingın} başarmak

GELLEN : German Turkish

{'gelın} keskin bir ses çıkarmak, kulakları tırmalamak

GELLEND : German Turkish

{gelınt} keskin

GELOBEN : German Turkish

{gı'lo:bın} ahdetmek, ant içmek

GELTEN : German Turkish

" {'geltın} geçerli olmak; geçmek; sayılmak (als. olarak)."

GELÄCHTER : German Turkish

{gı'lehtır} s kahkaha

GELÄNDE : German Turkish

" {gı'lendır} s parmaklık; tırabzan."

GELÄNDER : German Turkish

{gı'lasın} sakin, soğukkanlı

GELÄUFIG : German Turkish

{gelp} sarı

GELÜBDE : German Turkish

{gı'lüptı} s adak

GEMAHL : German Turkish

{gı'me:ldı} s tablo, resim