German Turkish
LEBHAFT : German Turkish
" {'le:phaf} canlı; coşkun; oynak, hareketli; işlek."
LEBHAFTIG : German Turkish
" {'le:phaftih} canlı; coşkun; oynak; işlek."
LEBHAFTIGKEIT : German Turkish
{'le:phaftihkayt} e canlılık
LECHZEN : German Turkish
{'lehtsın} özlemini çekmek
LECK : German Turkish
{lek} sızıntı, delik
LECK, : German Turkish
e {lek} s yarık, çatlak
LECKEN : German Turkish
" {'lekın} yalamak; sızmak, akmak; su almak."
LECKER : German Turkish
{'lekır} lezzetli, leziz
LECKERBISSEN : German Turkish
- {'lekırbisın} r nefis yiyecek
LEDER : German Turkish
- {'le:dır} s deri, kösele
LEDERWAREN : German Turkish
{'ledırva:rın} (ç.) deri eşya
LEDIG : German Turkish
{'le:dih} bekår, evlenmemiş
LEDIGLICH : German Turkish
{'lediklih} yalnız, ancak
LEER : German Turkish
" {le:r} boş; saçma."
LEERE : German Turkish
{'le'rı} e boşluk
LEEREN : German Turkish
{'le:rın} boşaltmak
LEERIAUF : German Turkish
{'le:rlauf} r boşta çalışma, (Fiz.) rölanti
LEERSTEHEND : German Turkish
{'le:rşte:ınt} boş
LEFDENSCHATT : German Turkish
" en {'laydınşatt} e tutku; hırs, ihtiras; coşkunluk, ateşlilik, heyecan."
LEGAL : German Turkish
{le'ga:l} yasal
LEGALISIEREN : German Turkish
" {lega'lizi:rın} resmen onaylamak; yasallaştırmak."
LEGEN : German Turkish
" {'le:gın} koymak, yatırmak; döşemek; de yatmak, uzanmak."
LEGENDE : German Turkish
n {le'gendı} e efsane, söylence
LEGIERUNG : German Turkish
en {le'gi:rung} e alaşım
LEGITIM : German Turkish
{le'gi'ti:m} yasal, meşru
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani