Multilingual Turkish Dictionary

German Turkish

German Turkish
SCHANDECK : German Turkish

(-el m) n naut. borda tirizi; talazlık

SCHANDFLECK : German Turkish

m namus lekesi; şaibe
geld n l. (zu hoch) fahiş fiyat
(zu wenig) yok pahası
kerl m s.
bube

SCHANDLICH : German Turkish

l. ayıp(-lı), rezaletli, kepaze, alçak, deni, utanacak, karayüzlü, zelil
(abscheulich) çirkin, menfur, mekruh
F (Adv.) pek, çok Okelt/alçaklık, şenaat, faza-hat, rezalet, kepazelik

SCHANDMAL : German Turkish

n habaset eseri; melunluk nişanesi
maul n F müfteri, fassal, küfürbaz, bozuk ağız
pfahi m fr. teşhir direği
schrift / l. (Schmahschrift) hicviye
(Porno-graphie) müstehcen yazı
tat/alçakça hareket; mezmum fiil; rezalet, kepazelik, maskaralık

SCHANKER : German Turkish

m med. karhai efrenciye; sifilisin alameti olan şankr; frengi çıbanı

SCHANKERLAUBNIS : German Turkish

içki satma (od. meyhane işletme) ruh-satiyesi
frfiulein n barcı kadın
keliner m tezgahtar, barmen
tisch m tezgah
wirt m meyhaneci

SCHANTUNGSEIDE : German Turkish

şantung

SCHANZARBEITEN : German Turkish

pl. tahkimat işleri
arbeiter m kazmacı; istihkam neferi
e/l. mil. toprak tabya; metris, palanka
naut. kıç güverte
(Sk^) atlama şeddi; sein lieben in die ^ schlagen hayatım istihkar etm.; kanım esirgememek 2en l. mil. istihkam yapmak
fiğ. F durmadan çalışmak; Sch. ineklemek
en.tisch m (Skisport) atlama seddinin platformu
korb m istihkam (od. iksa) sepeti
pfahi m istihkam kazığı; şarampol
zeug n istihkam edevatı

SCHAR : German Turkish

l. küme, grup, trup, sürü, kol, müfreze, öbek, alay
(Menschenmenge) kalabalık; insan sürüşü
(Pflug9) saban demiri (od. kılıcı); in
en bölük bölük; sürü sürü; in hellen
en cemmigafır halinde; alay alay; wilde –en Yecuç (ve) Mecuç

SCHARADE : German Turkish

hece bilmecesi

SCHARBE : German Turkish

l. karabatak; deniz kargası; karabaş martı
dial. pisibalığı

SCHARBOCKSKRAUT : German Turkish

n bot. basur (od. mayasıl) otu; kediayası

SCHAREN : German Turkish

ir araya toplamak; sich ^ bir araya toplanmak
weise katar katar; tümen tümen; akın akın; f evç f evç

SCHARF : German Turkish

l. keskin; iyi bilenmiş, zağlı
(spitz) sivri
(beis-send) yakıcı, muhrik, acı, sert
(atzend) aşındıran, kavi, kostik
(schrill) kulak tırmalayıcı; çıngır çıngır
(ßlick) nafiz, delici, keskin
(ßrille) camları kuvvetli
(Ver-stand) seriülintikal, varışlı; nüfuzu nazar sahibi; gözü açık
(Wind) sert, ısıran, yakan
(gevvürzt) baharatlı, biberli, tuzlu
phot. a) (ßild) net b) (richtig eingestellt) mihraka getirilmiş
(Munition) hakiki (mermi); muharebe fişeği
(Ohr) hassas
(Essig) keskin, F: buruşko
(Wort) dik, iğneli
(grob) dürüst
(Maönahmen) katı
(Disziplin, Kontrolle) sıkı
(Hund) acar
(Kurve) keskin;
er Hahnenfuft bot. altınlı düğünçiçeği; ^ ins Auge fassen gözüne kestirmek; ^ bestrafen b-ni ağır bir suretle cezalandırmak; ^ angreifen şiddetle saldırmak; ^ verfolgen (Gesetz) sıkı tutmak; ^ zurecht- weisen sıkı fıkı tembih etm.; — einstellen (Kamera) mihraka getirmek; j-n ^ ansehen b-ne dik dik bakmak; ^ sein l. (aut et.) bş burnunda tütmek; bşe imrenmek; bşde gözü olm.; bşe can atmak; bşe aşermek
(aut j-n) peşine düşmek; birisi için yanıp tutuşmak; j-m ^ zu-setzen b-ni cendereye koymak; b-ni sıkıştırmak; Alizu ^ macht schartig. Spr. Keskin sirke kabına zarar verir. Spr. ^ brassen naut. brasa tokaya almak; e-n
en Wort-wechsel haben dalaşmak; e-e
e Peder führen dokunaklı yazmak; Die Kontrolle wurde besonders ^ durchgeführt. Kontrol hususi bir sıkılıkla icra edildi

SCHARFBLICK : German Turkish

^blick m fiğ. öngörü, basiret, zeka, durendişlik; nüfuzu (vuzuhu) nazar; isabeti rey; (des Diagnostikers) hazakat

SCHARFBLICKEND : German Turkish

-blickend fiğ. öngörülü, basiretli, durendiş; keskin akıllı; zekalı; nüfuzu (vuzuhu) nazar sahibi

SCHARFKANTIG : German Turkish

keskin kenarlı
machen (aufhetzen) kışkırtmak, tahrik etm. ^mache^ m l. fesatçı, kundakçı, müşevvik, muharrik
(Sanktionspolitiker) zecri tedbirci 9richter m cellat 9schleßen n hakiki mermi ile atış ^schütze m keskin nişancı
sichtlg l. keskin bakışlı
fiğ. fırasetli, basiretli 2sinn m;
sinnig s. °blick;
blickend.
züngig sivridil

SCHARLACH : German Turkish

m l. (Farbe) erguvan rengi
med. kızıl hastalığı; iskarlatin, skarlatina
fleber n med. kızıllık; kızıl sıtması ^rot erguvani

SCHARLATAN : German Turkish

m şarlatan, mutatabbip; hekimlik satan; foyası bozuk
erie/şarlatanlık, mutatabbiplik

SCHARMÜTZEL : German Turkish

n mil. karakol muharebesi; müsademe, çarha Qn karakol muharebesi yapmak; müsademe etm

SCHARNIER : German Turkish

n menteşe, reze, şamiyer

SCHARPIE : German Turkish

didiklenmiş eski bezler; keten tiftiği; ^ zup-fen fr. iplik çekmek

SCHARRE : German Turkish

-elsen n s. Kratzeisen. ^en l. (kratzen) kazımak, tırmalamak
(in der Erde) eşinmek, eşelemek
(mit den Füßen) ayaklarım sürtmek; tepinmek
ier.eisen n (des Steinmetzen) tarak °ieren tara(kla)mak
vögel pl.zo. tavukgiller, düccaciye

SCHARTE : German Turkish

l. kertik, çentik, diş
(Riß) çatlak, yarık, yırtık
(Lücke) rahne, gedik
(Schie6^) mazgal; e-e ^ aus-wetzen l. çentiği düzeltmek
fiff. telafi! mafat etm

SCHARTEKE : German Turkish

Fi. (ßuch) eski ve kıymetsiz kitap
(Frau) kocakarı, cadaloz, moruk