German Turkish
SAUNA : German Turkish
Finlandiya hamamı; sauna
SAUREGURKENZEIT : German Turkish
f fift. ölü mevsim; piyasanın durgunluk zamanı
SAURIER : German Turkish
m soryen (iptidai zamanların dev keleri)
SAUS : German Turkish
m: Leben in ^ und ßranş işüişret; in ^ und ßraus leben saf aya mest kaplamak; hayatın, zevkini sürmek; har vurup harman savurmak
SAUSEN : German Turkish
l. (Kugel usw.) vızıldamak; vız diye geçip gitmek
(Fahrzeug od. insassen) çok hızlı geçip gitmek
(Wind) inlemek
vınlamak; Es saust mir in den Ohren. Kulaklarım uğulduyor. Auf den Asphaltstrapen ^ die Autos nur so dahin. Asfalt yollarda otomobiller vızır vızır işlemektedir
SAUSTALL : German Turkish
m l. domuz damı; domuzluk
fiğ. V pis y«*r
V (Durcheinander) karmakarışıklık
SAUWETTER : German Turkish
n V çipil hava
wlrtschaft/ V pek fena bir idare ^woh| V: /eh fühle mich ^. Keyfim yerinde.,-wırt / V: e-e ^ haben fena halde öfkelenmek; küplere binmek
SAVANNE : German Turkish
geogr. savan(-a) (Ekvator kuşağındaki geniş çayırlar)
SAVOYARDE : German Turkish
m;
in/Savualı. Savoyalı
SAVOYEN : German Turkish
n.pr. Savua. Savoya; das Haus^Savoya hanedanı ^^8ch Savualı, Savoyalı
SAXOPHON : German Turkish
n muş. saksofon (öfters a. saksafon)
ist(in /) m saksofoncu, saksofonist
SCHABE : German Turkish
l. zo. hamamböceği
(Schabeisen) rende, törpü, raspa, çamur demiri gibi kazıma aleti; naut. kargaburun
fleisch n kıyma
messer n kazıma bıçağı Qn l. kazımak
(aut Reibeisen) rendelemek
(rasieren) tıraş etm.
(kratzen) tırmalamak
(mit Raspel) raspa etm., törpülemek
SCHABERNACK : German Turkish
m muziplik, azizlik, oyun, şeytanlık; el şakası; fars
SCHABLONE : German Turkish
şablon, klişe, kalıp, model, örnek, mastar, numune, gabari, patron 9n.haft; 2n.maßig basmakalıp, mekanik; klişe halinde
SCHABLONISIEREN : German Turkish
kalıpla örneğini çıkarmak
SCHABLÖFFEL : German Turkish
m med. küret
SCHABOTTE : German Turkish
örs kütüğü
SCHABRACKE : German Turkish
l. (Satteldecke) çaprak, şabrak, haşa. gaşiye
F külüstür şey
F pej. ihtiyar kadın
n.hyane /
boz sırtlan
SCHABSEL : German Turkish
n kazımık, kazıntı
SCHACH : German Turkish
n l. satranç oyunu
(^ dem König) Kişi ^ bieten kiş demek; j-n in ~ halten fiğ. l. b-ni hep meşgul etm.; sıkıştırmak; b-nin hücumunu önlemek
(mit der Waffe) silahla tehdit etm.
autgabe / satranç meselesi
Mume/ bot. benekli lale; tacı şahi
brett n satranç tahtası Obrett-artig satançvari, kareli, damalı
SCHACHER : German Turkish
m l. yahudi pazarlığı; bezirganlık, murabahacılık
pot. kötü bir trampa muamelesi
SCHACHERN : German Turkish
yahudi pazarlığı etçn.; bezirganlık etm
SCHACHFELD : German Turkish
n satranç hanesi
figür / satranç taşı ^matt l. şah mat
fiğ. harap; yorgun argın
meister m satranç şampiyonu
partie / satranç partisi
spiel n l. satranç oyunu
(ßrett m. Figuren) satranç takımı
spieler m satranç oyuncusu; satranççı
SCHACHT : German Turkish
m l. kuyu, çukur, delik
(im ßergwerk) maden kuyusu
(Licht9) aydınlık bacası; ışık kovası
(Luft9) hava menfezi
(Treppen9) merdiven kovası
SCHACHTEL : German Turkish
kutu; alte ^ F ihtiyar kız {od. kadın); e-e ^ Ziyaretten bir paket sigara
haini m bot. atkuyruğu, kırkkilit ^n birbirine geçirmek
satz m anlaşılması güç olan müselsel bent
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani