Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KİN-İ MUZMER : Ottoman Turkish

Gizli kin

KİNAİYYAT : Ottoman Turkish

"(Kinâye. C.) Temsillerle anlatılan imalı ve dokunaklı sözler.(Mâlumdur ki, fenn-i belagatta bir lâfzın, bir kelâmın mânâ-yı hakikisi, başka bir maksud mânaya sırf bir âlet-i mülahaza olsa, ona ""lâfz-ı kinâi"" denilir. Ve ""kinâi"" tabir edilen bir kelâmın mânâ-yı aslisi, medar-ı sıdk ve kizb değildir. belki kinâi mânasıdır ki, medar-ı sıdk ve kizb olur. Eğer o kinâi mâna doğru ise; o kelâm, sadıktır. Mâna-yı asli kâzib dahi olsa sıdkını bozmaz. Eğer mâna-yı kinâi, doğru değilse, mâna-yı aslisi doğru olsa, o kelâm kâzibdir. Meselâ: Kinâi misâllerinden: (filânun tavil-ün-necad) denilir. Yâni: ""Kılıcının kayışı, bendi uzundur."" Şu kelâm, o adamın kametinin uzunluğuna kinayedir. Eğer o adam uzun ise, kılıncı ve kayışı ve bendi olmasa da,yine bu kelâm sâdıktır, doğrudur. Eğer o adamın boyu uzun olmazsa; çendan, uzun bir kılıncı ve uzun bir kayışı ve uzun bir bendi bulunsa, yine bu kelâm kâzibdir. Çünki, mâna-yı aslisi maksud değil. S.)"

KİNAN : Ottoman Turkish

(C.: Eknan-Ekinne) Perde, örtü

KİNANE : Ottoman Turkish

(C.: Kenâin) Okluk, sadak, ok kuburu

KİNAS : Ottoman Turkish

(C.: Künüs) Geyik yatağı

KİNAYE : Ottoman Turkish

Dolayısı ile dokunaklı söz. Maksadı dolayısı ile anlatan söz. Üstü örtülü dokunaklı söz. Açıktan olmayıp hakiki mânâyı başka ifâde ile dokunaklı konuşmak

KİNCER : Ottoman Turkish

f. Büyük fil

KİNDAR : Ottoman Turkish

f. Kin tutan. İçinde kin ve garez besliyen. Öc ve intikam almağa düşkün

KİNDARANE : Ottoman Turkish

f. Kinci olarak, kindarcasına

KİNDARE : Ottoman Turkish

Arkasında deve hörgücü gibi, hörgücü olan bir cins balık

KİNDİR : Ottoman Turkish

Kaba eşek

KİNDÂR : Ottoman Turkish

kinci

KİNE : Ottoman Turkish

f. Kin, garaz. Kalbde beslenen düşmanlık

KİNE-İ PELENG : Ottoman Turkish

"""Kaplan kini""
Kolay kolay sükunet bulmayan kin."

KİNECU : Ottoman Turkish

f. Öc almağa uğraşan, intikam almak için çalışan

KİNEDÂR : Ottoman Turkish

f. Kindâr, kin güden, düşmanlık besliyen

KİNEDÂR : Ottoman Turkish

gizli düşmanlık besleyen

KİNEGÂH : Ottoman Turkish

f. Savaş meydanı, muharebe alanı, harp sahası

KİNEHÂH : Ottoman Turkish

f. İntikam ve öc almak istiyen. Müntakim, kinci

KİNEKEŞ : Ottoman Turkish

f. Düşmandan öc ve intikam alan

KİNEMEŞHUN : Ottoman Turkish

f. Kinle, intikamla dolu

KİNETİK : Ottoman Turkish

Fr. Hareketle alâkalı. Hareket dolayısıyla meydana gelen, hareketli

KİNEVER : Ottoman Turkish

f. Kin besleyen, hased eden, kinci

KİNF : Ottoman Turkish

Zenbil. * Çoban dağarcığı

KİNFİRE : Ottoman Turkish

Burun ucu