Ottoman Turkish
KİRİŞTE : Ottoman Turkish
f. Çerçöp
KİRKİRE : Ottoman Turkish
(C.: Kerâkir) Şecaat. * Deve göğsü
KİRM : Ottoman Turkish
f. Böcek kurdu
KİRM-İ EBRİŞİM : Ottoman Turkish
İpekböceği
KİRPAS : Ottoman Turkish
f. Padişah veya vezir konaklarındaki divanhâne
KİRPİK : Ottoman Turkish
Göz kapağının kenarındaki kıllar. * Bir nevi taş. * Hayvan ve nebatların beden yapısında bâzı küçük ve ince uzantılar
KİRPİK-İ AKIL : Ottoman Turkish
"Mc: Akıl gözünün kirpiği. Aklın, hakikatleri anlamasına engel olan şey.(Meşhurdur ki: Îdin hilâline bakardı cemaat-i kesire. Kimse bir şey görmedi.Zevâli bir ihtiyar yemin etti ki; ""Gördüm"". Hâlbuki gördüğü kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi.O kıl oldu onun hilâli. O mukavves kıl nerede? Hilâl olmuş kamer nerede? Ger anladın şu remzi:Zerrattaki harekât, kirpik-i aklın olmuş birer kıl-ı zulmettar, kör etmiş maddi gözü.Teşkil-i cümle envâ fâilini göremez, düşer başına dalâl.O hareket nerede? Nazzam-ı kevn nerede? Onu ona vehm etmek muhal-ender muhal. S.)"
KİRS : Ottoman Turkish
(C.: Ekrâs-Ekâris) Her nesnenin aslı. * Bir araya getirilmiş beytler. * Biri biri üstüne yığılmış kalmış davar tersi
KİRZİM : Ottoman Turkish
(C.: Kerâzim) Yüksek burunlu kimse. * Büyük balta
KİRÂM : Ottoman Turkish
ulular, cömertler, kerimler
KİRÂMENKÂTİBÎN : Ottoman Turkish
günahları ve sevapları yazan melekler
KİRŞ : Ottoman Turkish
İşkembe. Geviş getiren hayvanların midesi. * Karın, mide
KİS : Ottoman Turkish
(C.: Ekyâs) Cepte taşınır küçük para kesesi. * Rahimde döl yatağı. * Bedendeki bâzı sıvıların toplandığı kese biçimindeki oyuklar
KİSA : Ottoman Turkish
Halı, seccâde. Yünden yapılan elbise
KİSAL : Ottoman Turkish
Bir yerde oturup kalan ve gideceği yere geç giden
KİSB : Ottoman Turkish
(Bak: Kesb)
KİSB : Ottoman Turkish
işleme, edinme, kazanma
KİSB Ü KÂR : Ottoman Turkish
Kazanç, iş güç
KİSBÎ : Ottoman Turkish
Kazanılmış, kesbedilmiş. Kesb ile alâkalı
KİSBÎ : Ottoman Turkish
edinmeyle ilgili
KİSE : Ottoman Turkish
(Kis-Kese) f. Küçük-büyük torba kab. * Para kesesi. Kumaştan çanta biçiminde torba kab. * Yoğurt kesesi. * Para. Para hesabı. Öz para. * Kestirme yol
KİSEBÜR : Ottoman Turkish
f.Yankesici, hırsız
KİSEDAR : Ottoman Turkish
f. Parayı toplıyan, para hesabını tutan kimse. Vekilharç
KİSEF : Ottoman Turkish
(Kisf. C.) Kıt'alar, parçalar, kısımlar
KİSFE : Ottoman Turkish
(C.: Kisef) Kısım, cüz, parça, bölüm
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani