Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KİZYUN : Ottoman Turkish

Toprak parçası

KİŞ : Ottoman Turkish

f. Din, mezheb. * Keten kumaş. * Ok kuburu, sadak. * şimşir

KİŞAF (KÜŞÂF) : Ottoman Turkish

Bir kaç yıl üstüne yük vurulmayan deve yavrusu. * Dişi deve hâmile iken erkek devenin ona cimâ etmesi

KİŞAH : Ottoman Turkish

Davarın böğrüne yapılan işaret

KİŞMİŞ : Ottoman Turkish

f. Çekirdeksiz çok küçük tâneli üzüm

KİŞNİŞ : Ottoman Turkish

Güzel kokulu bir tohum olan karakimyon

KİŞRE : Ottoman Turkish

Yüzüne gülmek

KİŞT : Ottoman Turkish

f. Ekin. * Tarla

KİŞTKÂR : Ottoman Turkish

f. Çiftçi, ekinci

KİŞTZAR : Ottoman Turkish

f. Ekinlik, ekin tarlası, tarla

KİŞVER : Ottoman Turkish

f. Memleket, ülke. * İklim

KİŞVERGİR : Ottoman Turkish

f. Ülke tutan. Pâdişah, hükümdar

KİŞVERGÜŞA : Ottoman Turkish

f. Ülke açan, cihangir

KİŞVERHÜDA : Ottoman Turkish

f. Hükümdar, pâdişah

KİŞVERKÜŞA : Ottoman Turkish

Memleket fetheden

KLASİK : Ottoman Turkish

Fr. Çok eskiden yazıldığı hâlde değerini kaybetmeyen eser veya san'at eseri. * Âdet hâline gelmiş usul

KLASÖR : Ottoman Turkish

Fr. Tasnif işlerinde kullanılan, gözlere ayrılmış dolap veya çekmece. * Geniş mukavva dosya

KLİNİK : Ottoman Turkish

yun. Hastaya bakılan yer. * Ders gösterilen hastahane koğuşu

KLİNİK : Ottoman Turkish

hastaya bakılan yer

KLİŞE : Ottoman Turkish

Fr. Matbaada tipografik baskıda kullanılan kabartma resim veya yazılar çıkarılmış madeni levha

KLÂSİK : Ottoman Turkish

zamanın değerini yitirmeyen, sanatta kuralcı, alışılmış

KLÜP : Ottoman Turkish

ing. Eğlenerek boş olarak vakit geçirmek yahut okumak, konuşmak üzere üyelere mahsus toplantı veya eğlence yeri

KOALİSYON : Ottoman Turkish

ing. Bir maksad için birleşen kuvvetler yahut partiler topluluğu

KODAMAN : Ottoman Turkish

İleri gelen. Servet veya mevki sahibi kimseler hakkında alay yollu söylenir

KODES : Ottoman Turkish

Tavuk yeri, kümes. * Hapishane