Ottoman Turkish
KUNAH : Ottoman Turkish
Çomak
KUNAİS : Ottoman Turkish
(C: Kanâıs) Büyük cüsseli, iri vücutlu kişi
KUNAN : Ottoman Turkish
Koltuk kokusu. * Gömlek yeni
KUNBUA : Ottoman Turkish
(C: Kanâbi) Kestikten sonra yine içinde kalan nesne (Ot kökü gibi)
KUNBUL(E) : Ottoman Turkish
(C.: Kanâbil) Kalın vücudlu kimse. Sinirli ve hiddetli olan. * 30 ilâ 40 yaş arasındaki kimse. * At. * Bomba
KUNBURA : Ottoman Turkish
(C: Kanâbir) Çökük kuşu
KUNBUZA : Ottoman Turkish
(C: Kunbuzât) Kısa boylu kadın. (Müz: Kunbuz)
KUNDAK : Ottoman Turkish
Küçük çocukları sıkı bağlamaya yarıyan bezler takımı. * Yangın çıkarmak için bir yere sokulan, tutuşturulmuş yağlı bez çıkısı
KUNDAK : Ottoman Turkish
ebek sargısı, yangın çıkaran ateş parçası
KUNDAK SOKMAK : Ottoman Turkish
Mc: Ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir harekette bulunmak. * Yangın çıkarmak
KUNEFHAR : Ottoman Turkish
Büyük cüsseli, iri vücutlu
KUNFUZ(E) : Ottoman Turkish
(C: Kanâfiz) Kirpi. * Fare. * Devenin, kulakları ardında terleyen ve teri akan yerleri. * Otları dolaşık yer
KUNN : Ottoman Turkish
Gömlek yeni
KUNNE(T) : Ottoman Turkish
(C.: Kanan-Kunen-Kınan) Dağ başı
KUNNEB : Ottoman Turkish
Kendir. Kenevir
KUNNEBİT : Ottoman Turkish
(C.: Kannâbit) Lahana cinsinden bir bitki
KUNTA : Ottoman Turkish
Karalık
KUNU' : Ottoman Turkish
Kanaat etme, kâfi bulma. * Suâl ve tezellül
KUNUT : Ottoman Turkish
Ümidsizlik. Ye'se kapılma
KUNV : Ottoman Turkish
(C: Kınân-Kınyân-Aknâ) Üzerinde hurması olan hurma salkımının çöpü
KUNYAN (KINYÂN) : Ottoman Turkish
Kişinin nefsi için saklayıp elden çıkarmadığı mal
KUNYE (KINYE) : Ottoman Turkish
Kişinin nefsi için saklayıp elden çıkarmadığı mal
KUNZUA : Ottoman Turkish
(C: Kanâzı') Çakıl taşı. * Tıraş edilmiş başın üstünde bırakılan bir tutam saç
KUR'A : Ottoman Turkish
Talih denemek maksadı ile çekilen kapalı pusla veya fal açma
KUR'AN : Ottoman Turkish
Allah (C.C.) tarafından Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma Cebrâil Aleyhisselâm vâsıtası ile (yâni vahiyle) gönderilen ve beşeriyetin bütün saadet düsturlarını hâvi en mukaddes ve en son kitâb-ı semâvidir. Din ve dünyanın nizâmını en iyi şekilde bildirir, kâinatın neden ve niçin yaratıldığını ve hikmetlerini beyan eder. Başıboşluk ve serserilikten kurtarıp ibâdet ve taata, emniyet ve nizâma ve saadete sevkeder ve insanın ebedi selametine vesile olur. * Lugat mânasına göre Kur'ân: Tilâvet, okumak, cem' ve zammolunmuş, okunmuş mânâlarına gelir. Fürkan, Zikir, Hüdâ, Hitab, Kitab, Mushaf, Nur, Necm, Hüdâ, Mev'iza, Aziz, Besâir, Bürhan...gibi elli beş kadar isimle de anılır. (Bak: Kelâmullah)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani