Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KUFÎ : Ottoman Turkish

Kûfe şehrine mensub. Bu şehirle alâkalı

KUHAB : Ottoman Turkish

At ve deve öksürüğü

KUHAMUN : Ottoman Turkish

f. Tepesi düz olan dağ

KUHAN : Ottoman Turkish

f. Kambur. * Eyer, at eyeri. * Sığır veya deve hörgücü

KUHARİYE : Ottoman Turkish

Yaşlı kadın. * Yaşlı hayvan

KUHAZ : Ottoman Turkish

Koyunlara ârız olan bir hastalık

KUHBEDEN : Ottoman Turkish

f. Dağ gibi iri vücutlu kimse. İri yarı kişi

KUHCİĞER : Ottoman Turkish

f. Dağ yürekli, kahraman, bahâdır, yiğit

KUHE : Ottoman Turkish

f. Dağ. * Hücum, saldırma. * Dağ tepesi gibi kubbeli ve sivri olan şey. * Deve hörgücü. * At eyeri

KUHH : Ottoman Turkish

Halis, saf, katıksız

KUHİSTAN : Ottoman Turkish

f. Dağlık bölge, dağlık yer

KUHKEN : Ottoman Turkish

f. Dağ kazan, dağ deviren

KUHKUB : Ottoman Turkish

f. Dağ vurucu. Dağı yerinden oynatan. * Kuvvetli at veya katır. * Kale veya sur döven top

KUHL : Ottoman Turkish

Göz ilâcı. * Göze çekilen sürme

KUHLÎ : Ottoman Turkish

Sürme gibi siyah olan

KUHME : Ottoman Turkish

Düşünmeden bir işe girişme. * Şiddet. * Kıtlık senesi. * Zor iş

KUHNÜMUN : Ottoman Turkish

f. Heybetli, azametli. Dağ gibi görünen

KUHPARE : Ottoman Turkish

f. Kuvvetli at. * Dağ parçası

KUHPAYE : Ottoman Turkish

f. Dağlık arazi

KUHPÜŞT : Ottoman Turkish

f. Kanbur

KUHSAR : Ottoman Turkish

f. Dağ tepesi. * Dağlık yer

KUHUT : Ottoman Turkish

Kıtlıktan sıkıntı ve eziyet çekme

KUHÎ : Ottoman Turkish

f. Dağa mensub. * Dağla alâkalı. * Dağlı

KUKNAS : Ottoman Turkish

Hindistan'da olan bir cins beyaz kuş

KUL : Ottoman Turkish

"De, söyle, bildir (meâlinde emirdir)(""Kul"" kelimesi Kur'anın çok yerlerinde mezkûr veya mukadderdir. ""Kul"" emri risalet ve nübüvvete işarettir. İ.İ.)Türkçede ""Kul"", emir dinleyen hizmetkâr, Allah'ın mahlûku, Allah'a itaat ve ibadet eden veya köle mânasındadır."