Ottoman Turkish
KÜSBE : Ottoman Turkish
Bir parça süt ve hurma. * Taamdan veya başka şeyden az iken çoğalıp toplanan nesne
KÜSBÜRE : Ottoman Turkish
Kanbel otu
KÜSEYRA : Ottoman Turkish
Bir dikenli ağacın zamkı
KÜSEYRE : Ottoman Turkish
Hurma koruğu
KÜSFÜRE : Ottoman Turkish
Kanbel otunun tohumu
KÜSİSTE : Ottoman Turkish
(Güsiste) f. Gevşek, uyuşuk, tembel. * Kopuk, kopmuş
KÜSR : Ottoman Turkish
Çok mal
KÜSSAB : Ottoman Turkish
Küçük ok
KÜSSAR(E) : Ottoman Turkish
Kırılan şeyin parçaları
KÜSSE : Ottoman Turkish
Kaba sakal
KÜSTERDE : Ottoman Turkish
f. Döşenmiş, yayılmış
KÜSTİC : Ottoman Turkish
(C.: Kesticât) Mecusiler kuşağı
KÜSUD : Ottoman Turkish
Az nesne
KÜSUF : Ottoman Turkish
"Güneş tutulması. Ay'ın, dünya ile güneş arasına gelerek dünya üzerinde gölge yapması. * Mc: Birisinin felâketli hâlinde çok teessür göstermesi hâli.(Güneşin ve ayın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki ibâdet-i mahsusanın vakitleridir. Yâni gece ve gündüzün nurani âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenâb-ı Hak ibâdını o vakitte bir nevi ibâdete davet eder. Yoksa o namaz, (Açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesabiyle muayyen olan) ay ve güneşin husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir. Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir. Ve beliyyelerin istilâsı ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki; insan o vakitlerde aczini anlar, dua ile, niyaz ile Kadir-i Mutlakın dergâhına iltica eder... Eğer dua, çok edildiği halde, beliyyeler def olunmazsa; denilmiyecek ki: ""Dua kabul olmadı."" Belki denilecek ki: ""Duanın vakti, kaza olmadı."" Eğer Cenâb-ı Hak, fazl ve keremiyle belâyı ref etse; nurun alâ nur.. o vakit dua vakti biter, kazâ olur. Demek dua, bir sırr-ı ubudiyettir. S.)"
KÜSUF-U CÜZ'Î : Ottoman Turkish
Güneşin bir kısmının tutulması
KÜSUF-U KÜLLÎ : Ottoman Turkish
Güneşin tamamının tutulması
KÜSUL : Ottoman Turkish
Tembel, uyuşuk, gevşek
KÜSUR : Ottoman Turkish
(Kesir. C.) Artan parçalar, geri kalan adetler. Artık
KÜSURÂT : Ottoman Turkish
(Küsur. C.) Artan kısımlar, küsurlar, artıklar
KÜSV : Ottoman Turkish
Bir yere yığılmış ve toplanmış nesne. * Az, kalil
KÜSVE : Ottoman Turkish
Az, kalil
KÜSÛF : Ottoman Turkish
kararma, güneş tutulması
KÜSÛFÂT : Ottoman Turkish
kararmalar, güneş tutulmaları
KÜSÛR : Ottoman Turkish
artık
KÜSÛRÂT : Ottoman Turkish
küsurlar, artıklar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani