Ottoman Turkish
LEALİ-FEŞAN : Ottoman Turkish
f. İnciler saçan
LEALLE : Ottoman Turkish
(Bak: Laalle-İnne)
LEAMET : Ottoman Turkish
Alçaklık, âdilik, zillet, denaet, aşağılık
LEB : Ottoman Turkish
f. Dudak. Şefe. * Kenar. * Sahil. Kıyı
LEB : Ottoman Turkish
dudak
LEB-İ CUY-BÂR : Ottoman Turkish
Su kenarı
LEB-İ DERYA : Ottoman Turkish
Denizin dudağı. Deniz kenarı, kıyı, sâhil
LEB-İ HADRA : Ottoman Turkish
Ufuk
LEB-İ ÂFTÂB : Ottoman Turkish
Gölge
LEBAB : Ottoman Turkish
Sahralarda ve çayırlarda az miktar olan yaş ot
LEBABE(T) : Ottoman Turkish
Akıllılık, zeyreklik. Akıl sahibi olma
LEBAD(E) : Ottoman Turkish
f. Yağmurluk
LEBALEB : Ottoman Turkish
Ağzına kadar dopdolu. * Ağızdan ağıza
LEBAN : Ottoman Turkish
Göğüs
LEBAÇE : Ottoman Turkish
f. Önü açık elbise. Hırka
LEBB : Ottoman Turkish
Lâzım olmak. * Akıllı olmak
LEBBAN : Ottoman Turkish
Sütçü
LEBBE : Ottoman Turkish
Göğsün gerdanlık takılan yeri. * Devenin ve sığırın, göğsünden boğazladıkları yeri. * Evlâdını ve erkeğini seven kadın
LEBBELEB : Ottoman Turkish
(Leb-beleb) f. Dudak dudağa
LEBBESTE : Ottoman Turkish
(Leb-beste) f. Ağzı bağlı. Susan, konuşmayan
LEBBEYK : Ottoman Turkish
Buyurunuz. Emredersiniz. * Benim muhabbet ve incizâbım dâim sanadır, başkasına değildir, sıdk ve ubudiyyetim dâim sanadır (gibi mânâlar ifâde eder.)
LEBBEYK : Ottoman Turkish
uyurunuz
LEBBEYK-ZEN : Ottoman Turkish
f. Lebbeyk diye söyleyen. Emre hâzır olan. Râzı olan
LEBBEYKZEN : Ottoman Turkish
" ""buyurunuz"" diyen."
LEBC : Ottoman Turkish
Güreşmek. * Sar'a tutup düşmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani