Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MENUN : Ottoman Turkish

(Menn. den) Kesmek. * Vakit, zaman, ömür ve sâireyi kesen mânâsınadır

MENUT : Ottoman Turkish

Asılı, muallâk. * Bağlı. Mütevakkıf. Merbut. Vâbeste. * Bir milletten olmayıp sonradan o millete dahil olmuş olan

MENVÎ : Ottoman Turkish

Kasdedilen. * Niyet. Maksad. Meram

MENVÎ : Ottoman Turkish

niyetlenen

MENVÎ-İ ZAMİR : Ottoman Turkish

İçindeki niyet ve maksat

MENY : Ottoman Turkish

Meniyi dışarı getirmek. * Takdir etmek. * Okumak. * Hükmetmek

MENZAM : Ottoman Turkish

(C: Menâzım) Çeşitli şeyleri bir yere dizmek

MENZEHE : Ottoman Turkish

Gezinti yeri

MENZİL : Ottoman Turkish

İnilen yer. Konulacak yer. * Yer. Dünya. Ev. * Mesafe

MENZİL : Ottoman Turkish

inilen yer

MENZİL-İ KAMER : Ottoman Turkish

Koz: Ayın dünya etrafındaki mahreki. Bu mahrekte aynı noktaya tekrar gelmek için geçen zaman

MENZİL-İ KÜLLÎ : Ottoman Turkish

Mahrekin en son noktasına kadar olan mesâfe

MENZİLET : Ottoman Turkish

Derece, pâye, rütbe, mertebe. Yükseklik derecesi. * Konak yeri, inecek yer. Hane, ev

MENZİLGÂH : Ottoman Turkish

f. Konak. Yer. Ev. Bir müddet durulan yer

MENZİLGÂH : Ottoman Turkish

inme yeri

MENZİLHANE : Ottoman Turkish

f. Konak yeri. Hayvan değiştirilen yer

MENZİLNİŞİN : Ottoman Turkish

f. Yerinde oturan

MENZU' : Ottoman Turkish

(Nez. den) Nez olunmuş, koparılmış

MENZUF : Ottoman Turkish

Susuzluktan dolayı dili kurumuş kimse. * Kan kaybından dolayı dermansız ve güçsüz kalmış olan insan

MENZUL : Ottoman Turkish

(Nüzul. den) Nüzüllü, inmeli

MENZUR : Ottoman Turkish

(Nezr. den) Adanmış, nezrolunmuş, va'dedilmiş. Adak olarak belirtilmiş

MENZUT : Ottoman Turkish

Haris kimse

MENÂBÎ : Ottoman Turkish

kaynaklar

MENÂFİZ : Ottoman Turkish

delikler

MENÂFÎ : Ottoman Turkish

menfaatler