Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SADIK-UL KELÂM : Ottoman Turkish

Doğru söyleyen. Doğru konuşan. Sözü doğru

SADIK-UL VA'D : Ottoman Turkish

Va'dinde duran, söz verdiği şeyi yerine getiren, ahdine sâdık olan. Cenab-ı Hak

SADIKAN : Ottoman Turkish

f. Sâdıklar, sâdık dostlar

SADIKANE : Ottoman Turkish

f. Sâdık kimseye yakışır şekilde. Sadakatle.(...Hem o delil-i sâdık ve musaddak madem umum enbiyanın fevkinde binler mu'cizât ve neshedilmeyen bir şeriat ve umum cin ve inse şâmil bir davet sâhibi olduğundan elbette umum enbiyanın reisidir. Öyle ise umum enbiyanın mu'cizatlarının sırrını ve ittifaklarını câmidir. Demek bütün enbiyanın kuvvet-i icmaı ve mu'cizatlarının şehadeti, Onun sıdk ve hakkaniyetine bir nokta-i istinad teşkil eder. M.)

SADIKIYYET : Ottoman Turkish

Sâdık oluş, sâdıklık

SADIR : Ottoman Turkish

Sudur eden, çıkan, meydana gelen

SAET : Ottoman Turkish

Doğumdan sonra koyunun rahminden çıkan madde

SAF : Ottoman Turkish

(Bak: Saff)

SAF (SÂFİ) : Ottoman Turkish

Katışıksız, berrâk, temiz. * Zeki olmayan, derin düşünmeyen, dikkatsiz

SAF' : Ottoman Turkish

Sille vurmak, tokat atmak

SAF'AN : Ottoman Turkish

(C.: Safâıne) Sille vurulmuş kişi

SAFA : Ottoman Turkish

Yüzü beyaz olan düz taş

SAFA-BAHŞ : Ottoman Turkish

f. Eğlendiren, rahatlandıran, kederi def'eden, hatırı hoş eden

SAFA-CU : Ottoman Turkish

(C.: Safacuyân) f. Rahat ve eğlence arıyan

SAFA-ENGİZ : Ottoman Turkish

Safa koparan. Neşe, sevinç yapan

SAFA-YI GÜLŞEN : Ottoman Turkish

Gülşen safası. Gül bahçesi eğlencesi

SAFA-YI SADR : Ottoman Turkish

f. Gönül şenliği, kalbin itmi'nan ve sevinç içerisinde olması, meserret üzere olmak

SAFAHAT : Ottoman Turkish

(Safha. C.) Safhalar. * İstiklâl Marşı şâiri Merhum Mehmed Akif'in manzum eserinin adı

SAFAHÂT : Ottoman Turkish

safhalar, devreler

SAFAİH : Ottoman Turkish

(Safiha. C.) Düz şeyler. Levhalar

SAFAK : Ottoman Turkish

Yeni kırba içine konulmuş su

SAFAL : Ottoman Turkish

Alçaklık. * Rüzgârın dokunduğu yer

SAFAPERVER : Ottoman Turkish

f. Safa veren. İç açan, safalı

SAFARE : Ottoman Turkish

Zurna

SAFAYAB : Ottoman Turkish

f. Safa bulmuş, huzur ve sükûna kavuşmuş