Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SARAY : Ottoman Turkish

(Seray) f. Büyük kimselerin veya padişahların oturduğu yüksek ve büyük bina. Büyük, muntazam ve tantanalı konak, ev

SARAY : Ottoman Turkish

üyük ve güzel bina

SARB (SAREB) : Ottoman Turkish

"Sütü birbiri üstüne sağmak. * Bevlini hapsetmek. * Çok ekşimiş süt. * ""Zamk-ı talh"" denilen ağaç sakızı."

SARBAN : Ottoman Turkish

f. Deve sürücüsü. Deveci

SARD : Ottoman Turkish

Nüfuz etmek, sözü geçer olmak. * Katıksız, saf, hâlis. * Soğuk

SARDAH (SIRDÂH) : Ottoman Turkish

Düz yer. * Sahrâ, çöl

SARE : Ottoman Turkish

Cemaat, topluluk

SARF : Ottoman Turkish

(C.: Süruf) Harcama, masraf, gider. * Fazl. * Hile. * Men etme. Bir kimseyi yolundan ve işinden ayırıp başka tarafa yöneltme. * Farz. * Gr: Bir lisanı meydana getiren kelimelerin değişmesinden, birbirinden türemesinden bahseden ilim şubesi. Kelime bilgisi. Kelime şekli bilgisi. Morfoloji. Tasrif çeşitlerini, isim ve fiil nevilerini öğreten ilim. * Para bozma

SARF : Ottoman Turkish

harcama, gider

SARF U NAHİV : Ottoman Turkish

Dilbilgisi. Gramer

SARF-I MEHÂRET : Ottoman Turkish

Maharet sarfetme

SARF-I NAZAR : Ottoman Turkish

Bir şeyden vazgeçme, cayma. * Nazar-ı itibare almama

SARF-I ZİHN : Ottoman Turkish

Akıl sarfetme, akıl harcama

SARFE : Ottoman Turkish

Kuranın mûcize olduğunu gösteren usûllerden biri

SARFE MEZHEBİ : Ottoman Turkish

"Kur'an-ı Kerim'in mu'cize olduğuna dair ikinci mercuh bir mezheb ismi.(İ'caz-ı Kur'an'da iki mezheb var. Mezheb-i ekser ve râcih odur ki, Kur'an'daki letaif-i belâgat ve mezaya-yı meâni, kudret-i beşerin fevkindedir.İkinci mercuh mezheb odur ki:Kur'an'ın bir suresine muâraza, kudret-i beşer dâhilindedir. Fakat Cenab-ı Hak, mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) olarak men etmiş. Nasıl ki bir adam ayağa kalkabilir, fakat eser-i mu'cize olarak bir Nebi dese ki: ""Sen kalkamıyacaksın."" O da kalkamazsa, mu'cize olur. Şu mezheb-i mercuha, Sarfe Mezhebi denilir. Yâni Cenab-ı Hak cin ve insi men'etmiş ki; Kur'an'ın bir suresine mukabele edemesinler. Eğer men'etmeseydi, cin ve ins bir suresine mukabele ederdi. İşte bu mezhebe göre ""Bir kelimesine de muâraza edilmez"" diyen ulemânın sözleri hakikattır. Çünkü mâdem Cenab-ı Hak i'caz için onları men'etmiş, muârazaya ağızlarını açamazlar. Ağızlarını açsalar da, izn-i İlâhî olmazsa, kelimeyi çıkaramazlar. M.)"

SARFİYYAT : Ottoman Turkish

Masraflar, giderler

SARFİYÂT : Ottoman Turkish

masraflar, giderler

SARFÎ : Ottoman Turkish

(Sarfiye) Masrafa, sarfa ait, gidere dair. * Gr: Sarf kaidesine dair, gramere ait, dilbilgisiyle ilgili

SARFINAZAR : Ottoman Turkish

gözden kaçan

SARH : Ottoman Turkish

(C.: Suruh) Büyük köşk, yüksek yapı

SARHA : Ottoman Turkish

Çağırmak, bağırmak, feryad etmek

SARHOŞANE : Ottoman Turkish

sarhoşça

SARİ : Ottoman Turkish

f. Süren, sürücü

SARİ' : Ottoman Turkish

Düşmüş. Yere düşmüş sar'alı kimse

SARİB : Ottoman Turkish

Yol, tarik