Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SANEVÎ : Ottoman Turkish

İkinci. İkinci derecede

SANEVÎ : Ottoman Turkish

ikinci derecede

SANİ : Ottoman Turkish

İkinci

SANİ : Ottoman Turkish

ikinci

SANİ' : Ottoman Turkish

Görülen iş

SANİ'-İ HAKİKÎ : Ottoman Turkish

Doğrudan doğruya, hiç bir şeye muhtaç olmadan her şeyin aslını, esasını ve teferruatını yapan, yaratan. Allah (C.C.)

SANİ'İYYET : Ottoman Turkish

Ustaca ve tertibli yapıcı oluş. Sâni'lik.(Eğer eşya kendi nefislerine isnad edilirse, herbir zerreye bir uluhiyet lâzımdır. Meselâ, Ayasofya'nın bânisi inkâr edildiği takdirde her bir taşı Mimar Sinan olması lâzım geliyor. Öyle ise kâinatın Sânia olan delâleti, kendi nefsine olan delâletinden daha vâzıh, daha zâhir, daha evlâdır. Öyle ise kâinatın inkârı mümkün olsa bile, Sâniin inkârı mümkün değildir. M.N.)

SANİA : Ottoman Turkish

Uydurma, düzme. Tuzak, hile. * İş, amel, fiil

SANİFE : Ottoman Turkish

Bez kenarı

SANİH : Ottoman Turkish

Mübarek fiil, iyi iş

SANİHA : Ottoman Turkish

Zihne gelen fikir. Mütâlâa. Çok düşünmeden gelen fikir

SANİHA-ÂRÂ : Ottoman Turkish

f. Hatıra gelen, akla gelen

SANİHÂT : Ottoman Turkish

(Sâniha. C.) Çok düşünmeden akla, fikre gelen şeyler. (Bak: Sünuh)

SANİİYET : Ottoman Turkish

sanilik, sanatlı yapıcılık

SANİYE : Ottoman Turkish

Dakikanın altmışta birisi. Çok kısa bir zaman

SANİYE : Ottoman Turkish

ikinci

SANİYEN : Ottoman Turkish

İkinci olarak. İkinci derecede

SANİYEN : Ottoman Turkish

ikincisi

SANSÜR : Ottoman Turkish

Fr. Neşr olacak şeylerin (kitap, film veya mektubların) hükümetçe kontrol edilmesi işi

SANSÜR : Ottoman Turkish

yayınların denetlenmesi

SANTİT : Ottoman Turkish

Ulu, kerim kişi

SANTRİFÜJ : Ottoman Turkish

yun. Merkezden uzaklaşan kuvvet. Merkezkaç kuvvet. (Bak: Kuvve-i an-il merkeziye)

SANTRİFÜJ : Ottoman Turkish

merkezkaç kuvveti

SANVAN : Ottoman Turkish

(Sunvân) (C.: Esvane) Kaftan. * Giyecek eşyaların muhafaza edildiği dolap veya sandık

SANÂT : Ottoman Turkish

ustalık, hüner