Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SELLE : Ottoman Turkish

(C.: Sellât
Silâl) Sepet, sele

SELLEBÂF : Ottoman Turkish

f. Sepet, küfe vs. ören kimse. Sepetçi

SELLEME : Ottoman Turkish

"""Selâm ve selâmet versin, kusur ve ayıptan hâli ve beri eylesin"" meâlinde duâ."

SELLEMEHÜSSELAM : Ottoman Turkish

Gelişi-güzel. Rastgele

SELLEMETÜSSELÂM : Ottoman Turkish

gelişigüzel

SELM : Ottoman Turkish

Barış, sulh. İtaat. Tek kulplu kova. (Bak: Silm)

SELM : Ottoman Turkish

arışma, itaat

SELMAN-I FARİSÎ : Ottoman Turkish

İran'ın İsfahan şehrinde doğmuş olan büyük bir sahâbe. Evvelce ateşperestti, sonra Hristiyan oldu. Daha sonra papazların nasihatiyle İslâmiyetin geleceğini anlamıştı ve arıyordu. Yeni Peygamber'e (A.S.M.) kavuşmak için Şam'dan Hicaz'a geldi ve orada kendisini köle yaptılar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm Medine'ye geldiğinde müslüman oldu ve Resulullah onu satın alıp azad etti. İslâmiyete çok hizmetleri vardır. (R.A.)

SELME : Ottoman Turkish

Rahne, gedik

SELMEC : Ottoman Turkish

(C.: Selâmic) İnce uzun demir

SELMET (SİLMET) : Ottoman Turkish

Taş

SELS : Ottoman Turkish

Beyaz boncuk dizilen iplik

SELSAL : Ottoman Turkish

Hafif soğuk, tatlı ve lezzetli su

SELSEBİL : Ottoman Turkish

Cennet'te bir çeşme veya ırmak. * Mc: Tatlı, lâtif, leziz su

SELSEBÎL : Ottoman Turkish

cennette bir pınar

SELSEL : Ottoman Turkish

Tatlı ve yumuşak su

SELSELE : Ottoman Turkish

Ulaştırmak, vardırmak. * Zincir örmek

SELT : Ottoman Turkish

Karın gürüldemesi

SELUB : Ottoman Turkish

(C.: Süleb) Müddeti tamam olmadan yavrusunu düşüren deve

SELUC : Ottoman Turkish

Rahat olmak. Mutmain olmak

SELUF : Ottoman Turkish

Suya gelen develerin dâima önlerinde gelen deve

SELUK : Ottoman Turkish

"Yemen vilâyetinde bir köydür ve ""kilâb-ı selukiyye"" denilen büyük köpekleriyle meşhurdur."

SELUKİYYE : Ottoman Turkish

Kaptan kamarası

SELUL : Ottoman Turkish

Ölü olarak doğmuş çocuk

SELV : Ottoman Turkish

Kanaat vermek