Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SEYYİD-ÜL KEVNEYN : Ottoman Turkish

İki âlemin efendisi, seyyidi. Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bir nâmı

SEYYİD-ÜL MÜRSELÎN : Ottoman Turkish

Resüllerin Seyyidi. (Bak: Fahr-i âlem, Muhammed (A.S.M.), Münacat, Resül)

SEYYİDE : Ottoman Turkish

Peygamber (A.S.M.) sülâlesinden gelen ve O'nun izinden giden temiz kadın, hanım

SEYYİE : Ottoman Turkish

Kötülük, günah, suç. Yaramazlık, fenâlık

SEYYİE : Ottoman Turkish

çirkinlik, günah

SEZA : Ottoman Turkish

f. Lâyık, münasip

SEZA-YI TAKRİZ : Ottoman Turkish

Övmeye, medhetmeğe lâyık

SEZA-YI TEZLİL : Ottoman Turkish

Tahkir edilip alçak görülmeğe lâyık olan

SEZAB : Ottoman Turkish

Sedef otu

SEZASE : Ottoman Turkish

Kötü huylu ve yaramaz dirlikli olmak

SEZAVAR : Ottoman Turkish

f. Münâsib, uygun, lâyık, şâyân

SEZZE : Ottoman Turkish

Seyâ denilen gün. Keferenin ateş gecesi günü

SEZÂ : Ottoman Turkish

lâyık, uygun

: Ottoman Turkish

f. Otuz

Sİ'LA' : Ottoman Turkish

(C.: Seâli) Helâk. * Cin sâhirleri

SİA : Ottoman Turkish

Genişlik, bolluk. * Açlıklık. Zenginlik

SİA-İ HÂL : Ottoman Turkish

Rahatlık, genişlik, bolluk

SİAYET : Ottoman Turkish

Dedikodu, gıybet, koğuculuk

SİB : Ottoman Turkish

Suyun aktığı yer

SİB' : Ottoman Turkish

Susuzluk

SİBA' : Ottoman Turkish

Esir etmek

SİBAB : Ottoman Turkish

Sövme, küfretme, şetm

SİBAH : Ottoman Turkish

Tuzlu ve çorak yerler

SİBAHAT : Ottoman Turkish

Suda yüzmek

SİBAK : Ottoman Turkish

(Sebk. den) Bir şeyin öncelik hali. Birisinden ileri geçmek. Bir şeyin geçmişi. * Bağ, bağlantı