Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SİBAK : Ottoman Turkish

geçmiş, önceki

SİBAK U SİYAK : Ottoman Turkish

Sözün gelişi. Sözün (öncesinin sonraya olan) uygunluğu

SİBAK-UL KELÂM : Ottoman Turkish

Sözün ilk halindeki bağlantısı, sözün evvelinde geçenden çıkan mânâ

SİBAR : Ottoman Turkish

Cerrahların yara yokladıkları mil

SİBB : Ottoman Turkish

Tülbent. Baş örtüsü

SİBD : Ottoman Turkish

(C.: Esbâd) Belâ, zahmet, meşakkat, dahiye

SİBKAN : Ottoman Turkish

Bitlis veya Van vilâyetleri civarında bir aşiret adıdır

SİBT : Ottoman Turkish

Palamutla dibağat olunmuş sığır derisi

SİCAL : Ottoman Turkish

"Münavebe. Arab ata sözlerinde: ""Harp sicaldir"" denir. Yani: Bazan galibiyet ve bazan mağlubiyet ile devam eder. * (Secl. C.) Büyük ve içleri dolu su kovaları."

SİCCİL : Ottoman Turkish

Kumlu çamurun taşlaşmış hâli. Kumlu çamurdan terekküb ve tahaccür etmiş taş. * Ateşte pişerek taş gibi olmuş tuğla

SİCCİN : Ottoman Turkish

Sert, şiddetli olan şey. * Dâim olan. * Fâsık ve fâcirlerin amel defterlerinin konulduğu yer. * Cehennemde bir vâdi'nin adı. Fâcirlerin ruhunun gittiği yer

SİCİL : Ottoman Turkish

Resmi vesikaların kaydedildiği kütük denen büyük defter. * Memurların durumu hakkında tutulan dosya

SİCİL : Ottoman Turkish

kayıt

SİCİSTAN : Ottoman Turkish

Bir cins darı

SİCL : Ottoman Turkish

Turp

SİCLAT : Ottoman Turkish

Bir güzel kokulu çiçek

SİCM (SİCÂM) : Ottoman Turkish

Seyelân etmek, akmak

SİCN : Ottoman Turkish

(C.: Sücun) Hapis, zindan

SİCN : Ottoman Turkish

hapis, zindan

SİD(E) : Ottoman Turkish

(C.: Sidân) Kurt, * Yaşlı keçi. * Arslan

SİDA' : Ottoman Turkish

Sahrâ, çöl. * Yazı

SİDAD : Ottoman Turkish

Şişe tıpası. Yarık kapatacak şey

SİDDER : Ottoman Turkish

Bir oyun adı

SİDN : Ottoman Turkish

Etli ve gövdeli şişman kimse

SİDR : Ottoman Turkish

Tenbel kimse. * Bir deniz adı. * (Sidre. C.) Arabistan kirazları