Ottoman Turkish
SÜNBÜLE : Ottoman Turkish
Başak
SÜNBÜLLENMEK : Ottoman Turkish
filizlenmek, başaklanmak, çoğalmak
SÜNBÜLÂT : Ottoman Turkish
(Sünbül. C.) Sünbüller, başaklar
SÜNDÜS : Ottoman Turkish
Sırmadan kabartma deseni. Eski bir çeşit ipekli kumaş. Parlak renkli, çiçekli, işlemeli, nakışlı olarak dokunmuş ipek kumaş. Altun veya gümüş tellerle işlemeli ve nakışlı olarak dokunmuş ipek kumaşlardan biri
SÜNDÜS : Ottoman Turkish
süslü ipek kumaş
SÜNDÜS-MİSAL : Ottoman Turkish
f. Sündüsten yapılmış gibi
SÜNDÜSMİSAL : Ottoman Turkish
ipekten yapılmış kumaş gibi
SÜNDÜSÎ : Ottoman Turkish
Sündüsten yapılmış
SÜNEN : Ottoman Turkish
Sünnetler. * Ehl-i hadis ıstılahında: Ahkâm hadislerine Sünen tâbir edilir. (Bak: Kütüb-ü sitte, Sünnet)
SÜNEN : Ottoman Turkish
sünnetler
SÜNEN-İ EBU DÂVUD : Ottoman Turkish
(Bak: Kütüb-ü sitte-i hadisiyye)
SÜNEPE : Ottoman Turkish
Miskin, mıymıntı. Üstü başı kirli, pis
SÜNNET : Ottoman Turkish
Peygamberimizin sözleri ve hâlleri
SÜNNET-İ GAYR-I MÜEKKEDE : Ottoman Turkish
Peygamber'in (A.S.M.) ibadet maksadıyla ara-sıra yapmış olduğu ameldir
SÜNNET-İ MÜEKKEDE : Ottoman Turkish
Peygamberin (A.S.M.) devam edip pek az terk buyurmuş olduğu sünnettir
SÜNNET-İ SENİYYE : Ottoman Turkish
Hz. Peygamber'in (A.S.M.) sözlerine, emirlerine ve harekâtına dâir en yüksek ve kıymetli hâller, tavırlar, hareket düsturları.(...İşte O Zâtın şefaatı altına girip ve nurundan istifade etmenin ve zulümat-ı berzahiyeden kurtulmanın çaresi: Sünnet-i seniyyeye ittiba'dır. L.)
SÜNNETULLAH : Ottoman Turkish
" yanlış olarak ""tabiat kanunları"" denilen ilâhî kanunlar."
SÜNNÎ : Ottoman Turkish
Sünnet ehlinden olan kimse. Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) izinden giden, bütün düsturlarını Şeriat-ı İslâmiyeden alan, Ehl-i Sünnet denen ve Fırka-i Nâciye ismiyle yâdedilen zümreden olan
SÜNNÎ : Ottoman Turkish
Peygamberimizin izinde giden, sünnete uyan
SÜNUD : Ottoman Turkish
Dayanmak, güvenmek, itimad
SÜNUH : Ottoman Turkish
(C.: Sünuhat) Çok düşünmeden akla ve kalbe gelen mânâ. * Zuhur etmek. Vaki olmak. * Sözü kinâye ve târiz ile söylemek. * Kolay olmak. * Birini güçlüğe düşürmek
SÜNUH (SENÂHA) : Ottoman Turkish
Fâsid ve mütegayyer olmak. Bozulmak ve değişmek
SÜNUHAT : Ottoman Turkish
(Sünuh. C.) Kalbe gelen mânalar, doğuşlar. (Bak: Sâniha)
SÜNUN : Ottoman Turkish
(Sene. C.) Seneler, yıllar
SÜNUSÎ : Ottoman Turkish
"(Seyyid Muhammed bin Ali) (Hi:
1276) Şâzelî (Şazilî) Tarikatının sonradan teşekkül eden kollarından birisinin kurucusudur. Cezayir'in büyük velilerindendir. Memleketinin bir çok yerlerini ve Mekke-i Mükerreme'yi ziyaret etmiş; Mısır'da, Bingazi'de tederrüsle iştigal etmiştir. Bingazi'de zaviye te'sis etmiş, ibâdette ve tedriste bir çok hizmetleri ile büyük çapta muvaffak olmuştur. Vefatından evvel bir mağarayı makarr ittihaz etmiş, dâr-ı bekaya irtihalinden sonra oğlu Muhammed Mehdi (Seyyid), halefi olmuştur. Muhammed Mehdi evlâd bırakmadığından kendisinden sonra meşihat seccâdesinde biraderzâdesi Seyyid Ahmed Es-sünusî bin Es-seyyid Ahmed-üş-Şerif bin Es-seyyid Muhammed Es-sünusî oturmuştur. Müşarünileyh Birinci Cihan Harbinin sonlarında Bingazi'den gelen Saltanat tebeddülünde son Osmanlı Padişahı VI. Mehmed Vahidüddin'in kılıç alayında yeni Padişaha kılınç kuşatmış olan son Sünusî şeyhidir. (R.A.) (Kamus-ul A'lâmdan)"
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani