Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TAKTİB : Ottoman Turkish

Kaş çatıp yüz ekşitme

TAKTİK : Ottoman Turkish

Fr. Asker kuvvetlerini harb meydanlarında düşmanı şaşırtarak kullanma. Bu işi tedkik eden ilim. * Mc: Bir işte muvaffakiyet için lüzum eden yolları kullanma

TAKTİK : Ottoman Turkish

plânlı hareket

TAKTİL : Ottoman Turkish

(Katl. den) Çok öldürmek, çok katletmek. * Muti etmek, itaat ettirmek, boyun eğdirmek

TAKTİN : Ottoman Turkish

Filiz sürme

TAKTİR : Ottoman Turkish

Damla damla akıtmak. Damlatmak. İnbikten çekmek

TAKTİRAT : Ottoman Turkish

Damla damla akıtmalar

TAKUT : Ottoman Turkish

Feryun adı verilen darı cinsi

TAKVA : Ottoman Turkish

"Bütün günahlardan kendini korumak. Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek. (Bak: Amel-i-sâlih, İttika, Vicdan)(Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek; ve amel-i salih emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır. Her zaman def'-i şer, celb-i nef'a racih olmakla beraber; bu tahribat ve sefahet ve cazibedar hevesat zamanında bu takva olan, def-i mefasid ve terk-i kebair üss-ül esas olup, büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş. R.N.)(Ey muhatab olan insanlar! Havf ve reca ortasında bulunmakla, takvayı recâ ederek Rabbinize ibadet ediniz. Bu itibarla insan, ibadetine itimad etmemelidir ve daima ibadetinin artmasına çalışmalıdır. Reca mânası, sâmi' ve müşahidlere göre olursa şöyle te'vil edilecektir:Ey müşahidler! Arslanın pençesini gören adam, o pençenin iktizası olan parçalamayı arslandan ümid ve reca ettiği gibi; siz de, insanları ibadet techizatiyle mücehhez olduklarını gördüğünüzden, onlardan takvayı reca ve intizar edebilirsiniz. Ve keza, ibadetin fıtrî bir iktiza neticesi olduğuna işarettir. Takva, tabakat-ı mezkurenin ibadetlerine terettüb ettiğinden, takvanın bütün kısımlarına, mertebelerine de şamildir. Meselâ: Şirkten takva; kebairden, masivaullahdan kalbini hıfzetmekle takva; ikabdan içtinab etmekle takva; gazabdan tahaffuz etmekle takva. Demek kelimesi bu gibi mertebeleri tazammun eder. Ve keza, ibadetin ancak ihlâs ile ibadet olduğuna ve ibadetin mahzan vesile olmayıp maksud-u bizzat olduğuna; ve ibadetin sevab ve ikab için yapılmaması lüzumuna işarettir. İ.İ.)"

TAKVİB : Ottoman Turkish

Bir şeyi yerinden çekip koparma. * Yeri kazma

TAKVİD : Ottoman Turkish

Çok uzun boyunlu olmak

TAKVİL : Ottoman Turkish

(C.: Takvilât) İftira. Yalan söyleşmek. * Haber vermek

TAKVİM : Ottoman Turkish

Düzeltme. Doğrultma. Kıvamına koyma. Eğriyi doğru tutma. * Ta'dil etme. * Bir şeye kıymet tâyin eylemek. * Her gün güneşin doğuşu, batışı, ay ahkâmı ve süresi kaydedilmiş olan defter. * Günlük olaylardan bahseden gazete

TAKVİM : Ottoman Turkish

düzeltme, şekillendirme

TAKVİM-İ ARABÎ : Ottoman Turkish

Hicretten 17 sene sonra görülen lüzum üzerine Hazret-i Ömer (R.A.) tarafından Kamer senesi esas ve hicret tarihi başlangıç sayılmak suretiyle tertiplenen takvim

TAKVİMÇE : Ottoman Turkish

f. Küçük takvim

TAKVİR (TAKAVÜR) : Ottoman Turkish

Bir cismi yuvarlak kesmek

TAKVİS : Ottoman Turkish

(Kavs. den) Kavislendirme. Yay şekline koyma

TAKVİT : Ottoman Turkish

Besleme. Tagaddi

TAKVİYE : Ottoman Turkish

Kuvvetlendirmek. * Kuvvetlendirilmek

TAKVİYE : Ottoman Turkish

kuvvetlendirme, destekleme

TAKVİZ : Ottoman Turkish

Binayı yıkmak

TAKVÂ : Ottoman Turkish

günahlardan sakınma

TAKVÂDÂRÂNE : Ottoman Turkish

günahlardan sakınırcasına

TAKYİD : Ottoman Turkish

(Kayd. dan) Kayıt ve şarta bağlanma. Şart koşma. Bağlama. Deftere yazmak. * Harfe nokta ve hareke koyma