Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TARATUN : Ottoman Turkish

Fârisî dilince söyleşmek. Farsça konuşmak

TARAVET : Ottoman Turkish

Tazelik. Körpelik

TARAVET-DÂR : Ottoman Turkish

(Terâvettar) f. Tâzece, eskimemiş, tâze

TARAYYUH : Ottoman Turkish

Zayıflık, süstlük

TARAZİ : Ottoman Turkish

Hoşnutlaşmak

TARAZRUZ : Ottoman Turkish

(Taş) Parça parça olmak

TARAZÜM : Ottoman Turkish

Üzümü ekmekle yemek

TARD : Ottoman Turkish

Sürme, kovma, uzaklaştırma. * Mektebden veya vazifeden uzaklaştırma. Hizmetten çıkarma

TARD : Ottoman Turkish

eddetme, kovma

TARDETMEK : Ottoman Turkish

Kovmak, def etmek, uzaklaştırmak

TARDETMEK : Ottoman Turkish

kovmak

TARDİN : Ottoman Turkish

Kaftana yen etmek

TARDİYE : Ottoman Turkish

Red olundurmak

TARE : Ottoman Turkish

Defa, kerre

TARED : Ottoman Turkish

Irak etmek, uzaklaştırmak. * Sürüp reddetmek

TAREK : Ottoman Turkish

f. Tepe. Başın tepesi

TAREM : Ottoman Turkish

Dam, kubbe, künbet. Sakf. Satıh

TARETEN : Ottoman Turkish

Bir kere veya bazı defa

TAREYAN : Ottoman Turkish

Oluverme, geliverme, birdenbire çıkma

TAREŞ : Ottoman Turkish

Sağırlık

TARF : Ottoman Turkish

"Göz, bakış, nazar. Göz ucu. * Soyu temiz kimse. * Her şeyin nihayeti, sonu. * Göz kapaklarını yummak veya oynatmak. * Göze bir şey dokundurmakla yaşartmak. * Koz: Menazil-i Kamer'den bir menzil adı. (Kamer menzillerinden birisinde aslanın alnını teşkil eden dört yıldızdan ikisi aslan gözüne benzetildiğinden bu menzile de ""Tarf"" denilmiştir. Bu iki yıldız daha evvel doğarlar.)"

TARF : Ottoman Turkish

göz, nazar, bakış

TARFA : Ottoman Turkish

Ilgın ağacı

TARFE : Ottoman Turkish

Göz kapağının bir defa kapanıp açılması. * Göz kırpmak. * Bir yıldız ismi. * Ayın bir menzili

TARFES : Ottoman Turkish

Kum yığını