Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TEVBİH : Ottoman Turkish

azarlama

TEVBİHAT : Ottoman Turkish

(Tevbih. C.) Azarlamalar, tekdirler

TEVBİHAT-I ŞEDİDE : Ottoman Turkish

Şiddetli tekdir ve azarlamalar

TEVBİS : Ottoman Turkish

Köpek yavrusunun gözlerini açması

TEVCİB : Ottoman Turkish

(Vücub. dan) Lüzumlu yapma, lâzım etmek, gerektirmek. * Bir iş için vakit belirlemek

TEVCİH : Ottoman Turkish

Döndürmek, yöneltmek. * Tefsir etmek. * Birisini bir tarafa göndermek. * Rütbe vermek. * Bir kimseye söz atmak. * Edb: İki zıd mânaya gelebilen ve birbirinin zıddı mânada söz kullanmak

TEVCİH : Ottoman Turkish

yöneltme

TEVCİH-İ KELÂM : Ottoman Turkish

Sözle işarette bulunmak. * Birbirinin zıddı muhtelif mânaya gelebilen kelimeyi sözde kullanmak

TEVCİHÂT : Ottoman Turkish

(Tevcih. C.) Verilmiş rütbeler. Tevcihler. * İşaret eden mânalar

TEVCİHÂT : Ottoman Turkish

yöneltmeler

TEVDİ' : Ottoman Turkish

Emanet vermek, bırakmak. * Misafirin veda etmesi. Giderken kalanlara: Allah'a ısmarladık gibi veda etmesi, bolluk hoşluk duasıyla bırakıp gitmesi. * Mutlaka terkedip bırakmak

TEVDİAN : Ottoman Turkish

Vererek, bırakarak, teslim ve emanet ederek

TEVDİÂT : Ottoman Turkish

Emânetler. Emânet bırakmalar. Emniyetli bir yere kıymetli bir şeyi teslim etmek

TEVDÎ : Ottoman Turkish

ırakma, emanet verme

TEVE'UR : Ottoman Turkish

Bir şeyin güçlenerek halli ve yenilmesi müşkil olması. * Bir hususta çetin zorlukla karşılaşmak. * Konuşanın çapraşık söylemesinden ve anlaşılmadığından dolayı, dinleyenin hayrette kalması

TEVECCU' : Ottoman Turkish

(C.: Teveccuât) Ağrıma, vecâlanma. Acımak

TEVECCÜD : Ottoman Turkish

(Vecd. den) Coşma, vecde gelme

TEVECCÜH : Ottoman Turkish

Bir şeye doğru yönelme, bir tarafa dönme. Çevrilme. * Mânen üzerine düşme. * Ait olmak. * Hoşlanmak. * Sevgi, alâka

TEVECCÜH : Ottoman Turkish

yönelme, ilgi gösterme

TEVECCÜH-Ü NÂS : Ottoman Turkish

"İnsanların, bir kimseyi beğenip, ona teveccüh etmeleri ve medh ü senâ etmeleri.(Teveccüh-ü nâs istenilmez; belki verilir. Verilse de onunla hoşlanılmaz. Hoşlansa ihlâsı kaybeder, riyaya girer. Şan ü şeref arzusiyle teveccüh-ü nâs ise; ücret ve mükâfat değil, belki ihlâssızlık yüzünden gelen bir itab ve bir mücazattır. Evet, amel-i salihin hayatı olan ihlâsın zararına teveccüh-ü nâs ve şân ü şeref, kabir kapısına kadar muvakkat olan bir lezzet-i cüz'iyeye mukabil, kabrin öbür tarafında azâb-ı kabir gibi nâhoş bir şekil aldığından; teveccüh-ü nâsı arzu etmek değil, belki ondan ürkmek ve kaçmak lâzımdır. Şöhretperestlerin ve şan ü şeref peşinde koşanların kulakları çınlasın. L.)"

TEVECCÜHÂT : Ottoman Turkish

(Teveccüh. C.) Teveccühler

TEVECCÜS : Ottoman Turkish

Karnını boşaltmak

TEVEDDÜD : Ottoman Turkish

Tedricen kendini sevdirmek. Dostluk etmek. * Cenab-ı Hakk'ın çeşitli ve lezzetli nimetler vererek insanlara kendisini sevdirmesi

TEVEDDÜD : Ottoman Turkish

kendini sevdirme

TEVEDDÜDÂT : Ottoman Turkish

kendini sevdirmeler